Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Milli Mücadele’yi, Cumhuriyet’in kuruluşunu ve inkılapları bizzat anlattığı eşsiz eseri Nutuk, kuşkusuz tarihimizin en önemli başucu kitaplarından biridir.
Bu büyük eser, “1919 senesi Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” cümlesiyle başlar. Bu cümle sadece bir başlangıç değil, bir milletin kaderinin değiştiği anın miladıdır.
Blogumda daha önce farklı Osmanlıca metinler paylaşmıştım. Ancak bugün sizlerle paylaştığım belge, manevi değeri çok yüksek bir vesika. Nutuk’un, o dönemin “Vaziyet ve manzara-i umumiye”sini (genel durum ve görünüşünü) son derece çarpıcı ve gerçekçi bir şekilde özetleyen giriş bölümünün orijinal Osmanlıca metnini sizlerle buluşturuyorum.
Atatürk bu giriş bölümünde; Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkışını, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ağır şartlarını, milletin yorgun ve fakir halini, ülkeyi savaşa sokanların kaçışını ve İstanbul hükümetinin acizliğini, o dönem kullanılan dille, “Osmanlı Türkçesi” ile anlatmaktadır.
Tarih meraklıları ve Osmanlı Türkçesi ile ilgilenenler için bu metni orijinal alfabesinden okumaya çalışmak, o dönemin ruhunu hissetmek adına farklı bir deneyim olacaktır.
Aşağıda, Nutuk’un “Samsun’a Çıkış” başlıklı giriş kısmının yer aldığı orijinal Osmanlıca sayfayı ve hemen altında günümüz alfabesine çevrilmiş (transkribe edilmiş) halini bulabilirsiniz.

«NUTUK»TAN
Samsun’a Çıkış
1335 senesi Mayısının 19 uncu günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye:
Osmanlı Devleti’nin dahil bulunduğu grup, Harb-i Umumi’de mağlup olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır bir mütarekename imzalanmış, Büyük Harb’in uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harb-i Umumi’ye sevk edenler kendi hayatları endişesine düşerek memleketten firar etmişler. Saltanat ve hilafet makamını işgal eden Vahdettin, mütereddi, şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiği deni tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın riyasetindeki kabine; aciz, haysiyetsiz, cebin, yalnız padişahın iradesine tabi ve onunla beraber şahıslarını vikaye edebilecek herhangi bir vaziyete razı. Ordunun elinden silah ve cephanesi alınmış ve alınmakta…
İtilaf Devletleri, mütareke ahkamına riayete lüzum görmüyorlar. Birer vesile ile İtilaf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana vilayeti Fransızlar, Urfa, Maraş, Ayıntap İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya’da İtalyan kıtaat-ı askeriyesi; Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta, ecnebi zabit ve memurları ve hususi adamları faaliyette.
Nihayet, mebde-i kelam kabul ettiğimiz tarihten dört gün evvel, 15 Mayıs 335’de İtilaf Devletleri’nin muvafakatiyle Yunan ordusu İzmir’e ihraç ediliyor. Bundan başka, memleketin her tarafında anasır-ı Hıristiyaniye hafi, celi, hususi emel ve maksatlarının temin-i istihsaline, devletin bir an evvel çökmesine sarf-ı mesai ediyorlar.
Bilahare elde edilen mevsuk malumat ve vesaik ile teeyyüt etti ki İstanbul Rum Patrikhanesinde teşekkül eden “Mavri Mira” heyeti, vilayetler dahilinde çeteler teşkil ve idare etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Salib-i Ahmeri, Resmi Muhacirin Komisyonu; “Mavri Mira”…

İstihkam taburuna terk edilmiştir. Alayın birisi Kilidülbahir diğeri Çanakkale cihetinde olup lağım cihetinden olmak üzere numara alırlar. Çanakkale Boğazı’nda mevcut istihkamat üç nevidir. Birincisi tahrip bataryaları, ikincisi muavin bataryaları, üçüncüsü dahi mürtefi bataryalardır. En büyük çapta bulunan toplar tahrip bataryalarında, vasat derecede olanlar muavin bataryalarında, küçük çaptakiler ile şeşhaneli havanlar dahi mürtefi bataryalara vaz edilmiştir. Muavin bataryalar ile mürtefi bataryalar sefain-i harbiyenin güverteleri üzerinde bulunan efrada telefat vermek, tahrip bataryaları ise gemilerin su kesimlerinden aşağısında yanlarını delip batırmak için kullanılacaktır. En büyük çaptaki toplar en son modelde 35,5 santimetrelik uzun toplardır. Mezkur istihkamatda muhtelif çaplarda ve ekserisi büyük çaplı çemberli Krup toplarıyla mitralyöz bataryaları ve nikat-ı münasibeye vaz edilmiş torpidolar mevcut olduğu gibi istihkamat-ı muhtelife ile iki sahil telgraflar ile rabt ve vasl olunmuştur. Asakir-i şahanenin iskan ve tedavileri için kışla ve hastaneler ve istihkamat beynindeki irtibatın tesisi için müteaddit sandal ve istimbotlar da vardır.
Bu tarihi satırları orijinalinden okurken, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun ilk kıvılcımının nasıl çakıldığını bir kez daha derinden hissediyoruz. İyi okumalar dilerim.







