Hamdullah Suphi Tanrıöver'in "Askerlerin Şarkısı" adlı şiiri, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan şairin milliyetçilik duygularını yansıttığı eserlerinden biridir. Şiirde, I. Dünya Savaşı'na katılacak Anadolu köylülerinin asker çocuklarının durumu vurgulanmaktadır. Şair, harap ve ızdırap dolu bir coğrafyada yaşayan çocukların acı dolu hayatlarını tasvir ederken aynı zamanda vatan sevgisiyle dolu olan askerlerin fedakarlıklarını övmektedir. Şiir, 11'li hece ölçüsüyle yazılmış ve Millî Edebiyat akımının etkisini yansıtmaktadır. Ben deli miyim okurları için yazılmış bu yazıda, Hamdullah Suphi Tanrıöver'in hayatı, şiirinin ana teması ve formal özellikleri hakkında bilgi verilmiştir.
ASKERLERİN ŞARKISI
Duydum, büyük harabelerin, dul kadınların
Issız, geniş ufukların üstünde her yarın
Bir ukde-i siyah ile maziye bağlanan
Her asrı itilâ ile mâkûsen alçalan
Her gün bir inhitat ile hep sarsılan, düşen
Her uzv-ı inkisarına bin aç ağız düşen
Bir kıt’a-i sefilenin evlâd-ı matemi
Her bir adım mukabili birçok adım geri
Bir ric’at-ı feci ile bî-kayd ü bî-nişan
Bir ufk-ı bî-ziyaret ü hicranda haşrolan
Bir çok zavallı köylünün asker çocukları
Askerlerin Şarkısı Şiir tahlili
Günümüz Türkçesiyle:
Duydum, büyük harabelerin, dul kadınların,
Issız, geniş ufukların üstünde her yarın,
Siyah bir düğümle geçmişe bağlanan
Her yüz yılı yükselmenin tersine alçalan,
Her gün bir çöküntü ile hep sarsılan, düşen,
Her kırılan uzvuna bin aç ağız üşüşen
Sefil bir kıtanın matemli çocukları,
Her bir adıma karşılık bir çok geri adım atan,
Feci bir bozgun ile hiçbir bağ ve iz bırakmadan,
Ziyaretçisi olmayan, ayrılıklarla acılı bir ufukta
Mahşer gibi birçok zavallı köylünün asker çocukları.
Şiir Tahlili:
Bu şiiri tahlil etmek için öncelikle şairin hayatını ve dönemini kısaca tanımak gerekir. Hamdullah Suphi Tanrıöver (1885-1966), Türk edebiyatçısı, yazar, öğretmen, milletvekili ve siyasetçidir. Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyetin ilk yıllarında TBMM'de yaptığı coşkulu konuşmalarla "Millî Hatip" ve "Cumhuriyet Hatibi" olarak tanınmıştır . Ayrıca İstiklal Marşı'nı TBMM'de okuyan ilk kişidir. Tanrıöver, önce Fecr-i Ati Hareketi içinde, daha sonra Millî Edebiyat toplulukları içinde yer almıştır. Zamanla siyasi kimliği, şair ve yazar kimliğinin önüne geçmiştir. Son Osmanlı Meclis-i Mebusanında ve I., II., III., VII., VIII., IX. dönem TBMM'de milletvekilliği yapmıştır. İki defa Millî Eğitim Bakanlığı yapmıştır. Siyasi yaşamının yanında Türk Ocakları'nın başkanlığını yürütmüştür. Türk Ocakları'nın kapatılmasından sonra 13 yıl Bükreş'te büyükelçilik görevinde bulunmuştur. Yurda geri döndüğünde Türk Ocakları'nı tekrar kurmuştur; ismi aralıklarla toplam 34 yıl başkanlık ettiği bu kurumla özdeşleşmiştir.
Askerlerin Şarkısı isimli şiiri ise 1914'te yayınlanmış olan Birinci Kitap adlı eserinde yer almaktadır. Bu eser Millî Edebiyat akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Tanrıöver'in milliyetçilik duygularını dile getirdiği şiirlerden oluşmaktadır. Askerlerin Şarkısı da bu bağlamda değerlendirilebilir.
Şiirde şair, I. Dünya Savaşı'na katılacak olan Anadolu köylülerinin asker çocuklarının durumunu anlatmaktadır. Şair bu çocukların yaşadığı coğrafyanın harap ve ızdırap dolu olduğunu vurgulamaktadır. Büyük harabelerin, dul kadınların olduğu; her günün bir inhitat (gerileme) ile geçtiği; her asrın (yüzyıl) itila (boyun eğme) ile alçaldığı;
Askerlerin Şarkısı ise Hamdullah Suphi'nin 1914'te yayınlanan ilk şiir kitabının adını taşıyan şiiridir. Şiirde I. Dünya Savaşı'na katılacak olan Türk askerlerinin duygu ve düşünceleri anlatılır. Şair, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde yaşanan çöküntüyü, acıyı ve umutsuzluğu tasvir ederken; aynı zamanda vatan sevgisiyle dolu olan askerlerin fedakarlıklarını da övmektedir. Bu şiirde şair, Balkan Savaşı'nda yaşanan acılara ve yenilgilere tanıklık etmektedir. Şairin ifadesiyle bu şiiri "bir vatan hâtirasına" ithaf etmiştir. Şiirde kullanılan dil Millî Edebiyat akımının etkisini göstermektedir.
"Her gün bir inhitat ile hep sarsılan, düşen
Her uzv-ı inkisarına bin aç ağız düşen
Bir kıt’a-i sefilenin evlâd-ı matemi
Her bir adım mukabili birçok adım geri"
Bu dört mısra, ordunun durumunu betimlemektedir. İnhitat kelimesi çöküntü anlamına gelmektedir. Ordunun her gün yeni bir çöküntü yaşadığını ve sarsılıp düştüğünü söyleyen şair, bunu abartılı bir şekilde ifade etmek için "her uzv-ı inkisarına bin aç ağız düşen" benzetmesini kullanmıştır. Uzv-ı inkisar kelimesi kırık parça demektir. Ordunun her kırık parçasına bin tane açgözlü düşman saldırarak onu parçalamaktadır.
Şair, ordudaki askerleri "bir kıt’a-i sefilenin evlâd-ı matemi" olarak tanımlamıştır. Kıt’a-i sefile kelimesi perişan kara parçasının demektir ve burada Osmanlı Devletinin Balkanlar'daki topraklarını ifade eder. Evlâd- matem ise yaslı evlat demektir. Ordudaki askerler bu perişan toprakların yaslı evlatları olarak görülür.
Şiiri formal olarak incelersek; 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Kafiye şemasına göre ababccddeeff şeklinde uyaklanmıştır. Aruz vezniyle yazılmasa da bazen aruz kalıplarıyla uyum sağlayan heceler vardır (örneğin: Bir uk-de-i si-yah i-le ma-zi-ye bağ-la-nan). Şiire hakim olan dil ise sade değil; sanatlı ve süslü bir dildir. Divan edebiyatından alınmış pek çok kelime (ukde, itilâ, mâkûs, inhitat, inkisar vs.) kullanılırken; bazen de yeni sözcük türetimi yapılır (örneğin: kıt'a-i sefilen). Bu dil kullanımının nedeni şairin hem divan hem de millî edebiyata ait geleneğinden etkilenmesidir.
Başka tahlillerde görüşmek üzere, lütfen yazılara yorum yapın.