Osmanlı Türkçesi edebiyatının diğer adıyla Eski Türk Edebiyatı ya da Divan Edebiyatının zengin hazinelerinden biri olan bu şiir, ünlü şair Fuzûlî'nin kaleminden çıkmıştır. "Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı" mısralarıyla başlayan bu muazzam eser, aşkın derinliklerine ve aşıkların iç dünyasına dokunan etkileyici bir dize dizisidir. Şair, aşkın acılarını ve çekilen çileleri yücelten bu eserinde, bir aşık olarak yaşadığı sevda ve özlemi derin bir duyarlılıkla ifade etmektedir. Bu değerli eser, Fuzûlî'nin aşk ve ayrılık temalarını ustalıkla işlediği, Osmanlıca'nın incelikleriyle örülü bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. Şiirin her bir dizesi, aşkın çeşitli yönlerini hissettiren ve okuyanları duygusal bir yolculuğa davet eden birer inci tanesi gibidir. Fuzûlî'nin bu eseri, Osmanlı edebiyatının derinliklerinde önemli bir iz bırakmış, güzellikleriyle ve anlamlarıyla günümüze kadar ulaşan nadide bir örnek olarak nitelendirilebilir. Şimdi bu nadide eseri okumanız ve pratik yapmanız için siz bendelimiyim.com okuyucularıyla Osmanlıca olarak paylaşıyoruz.
Gazel Osmanlıca beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı
![]() |
Günümüz Türkçesiyle:
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı
Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı
Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Şiirin açıklaması:
Fuzûlî'nin bu ünlü gazeli, aşkın derinliklerine dair duygu yüklü bir ifade ile örülüdür. Şair, aşk acısı ve özleminin insanı ne kadar derinden etkilediğini, bu duyguların yürekleri yakarak nehirler gibi çağladığını dile getirir. İşte, bu gazeldeki dize dizelerinden birkaçıyla şairin aşk ve acı temasına dair duygusal derinliklere ışık tutan bir açıklama:
"Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı"
Fuzûlî, sevgilisinin kendisine yaşattığı acılardan dolayı yorgun düşmüş bir halde, sevgilisinin ise hiçbir zaman usanmayacağını, aşkın ateşinin sönmeyeceğini ifade eder. Şair, feleklerin bile onun acısını paylaştığını ve muradının şem'inin yanmadığını, yani isteğinin gerçekleşmediğini belirtir.
"Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı"
Fuzûlî, her hasta gönül için sevgilinin derman olduğunu söyler. Ancak, şairin dile getirdiği gibi, sevgilisi ona şefkatle ilgi göstermeyip derman olmazsa, buna rağmen niçin kendisine şifa gelmediğini, neden sevgilisinin onu hasta sanmadığını sorgular.
"Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı"
Fuzûlî, içsel sıkıntılarını hep gizlediğini, ancak dostlarına bu derdini açtığında, sevgilisinin vefasızlığını kabul etmekte zorlandığını ifade eder. Şair, sevgilisinin bî-vefâ (vefasız) olduğunu söylese de, aslında inanıp inanmamak konusunda tereddüt yaşar.
Bu gazel, Fuzûlî'nin aşk, acı, umut ve çaresizlik gibi evrensel temalara duygusal bir bakışını yansıtan etkileyici bir eserdir.
Başka yazılarda görüşmek üzere hoşcakalın Osmanlıca ile kalın.