Eski Türklerin inanç sistemleri, tarih boyunca hem Türk halklarının kültürünü hem de çevrelerindeki toplulukları derinden etkilemiştir. Bu inançların merkezinde, evrenin yaratıcısı ve hükümdarı olarak görülen Tenri (Gök Tanrı) yer alsa da, Gök Türkler döneminde Tenri’ye ek olarak çeşitli doğa kültleri ve kutsal varlıklar da önemli bir rol oynamıştır. Hayrettin İhsan Erkoç’un Yazıt Kültür Bilimleri Dergisi’nde yayımlanan “Gök Türklerde Doğa Kültleri” başlıklı makalesi, bu konuyu derinlemesine ele alarak, Türk, Çin ve Bizans kaynaklarından elde edilen bilgilerle bu kültlerin ana hatlarını çiziyor. Bu blog yazısında, Erkoç’un çalışmasından yola çıkarak Gök Türklerdeki doğa kültlerini sade ve anlaşılır bir şekilde özetleyeceğiz.
Gök Türklerde Doğa Kültleri Nelerdir?
Gök Türkler (552-745), Türk adını devlet adı olarak kullanan ilk topluluklardan biri olarak, Eski Türk inançlarını devam ettirmiştir. Erkoç’un belirttiğine göre, bu inançlarda Tenri, her şeyin yaratıcısı olarak en yüksek konuma sahipken, ona yardımcı olan ve koruyucu ya da cezalandırıcı özelliklere sahip tanrılar ve ruhlar da saygı görmüştür. Bu kültler arasında şu unsurlar öne çıkar:
- Umay Kültü
Umay, Gök Türklerde genellikle kadınları ve çocukları koruyan bir tanrıça olarak kabul edilir. Erkoç, Umay’ın özellikle bereket, doğurganlık ve analıkla ilişkilendirildiğini belirtir. Örneğin, Tunyukuk Yazıtı’nda, Umay’ın Gök Türk ordusuna savaşta yardım ettiği ifade edilir. Bazı araştırmacılar Umay’ı “Ana Tanrıça” ya da “koruyucu ruh” olarak yorumlarken, kelimenin kökeni konusunda farklı görüşler mevcuttur. Erkoç, Umay’ın İskitlerdeki Tabiti veya Api gibi tanrıçalara bağlanabileceğini ve Avrasya bozkırlarında kökeni tarih öncesine uzanan bir Ana Tanrıça kültünün devamı olabileceğini öne sürer. - Yer, Su ve Dağ Kültleri
Yer, su ve dağ tanrıları, Gök Türk inançlarında birbiriyle yakından ilişkilidir ve genellikle Iduk Yir Sub (Kutsal Yer-Su Ruhları) olarak anılır. Çin kaynaklarında, Ötüken’e yakın bir bölgede “Yer Tanrısı” (Dishen) olarak adlandırılan bir dağın varlığından bahsedilir. Ayrıca, bir efsanede Gök Türklerin atası Yama’nın bir göl tanrıçasıyla ilişkisi olduğu anlatılır. Bizans tarihçisi Theophylaktos Simokattês, Gök Türklerin havayı, suyu ve toprağı kutsal saydığını belirtir. Bu kültler, doğanın yaşam üzerindeki etkisini vurgulayan bir dünya görüşünü yansıtır. - Ateş, Güneş, Ay, Yaz, Kış ve Savaş Kültleri
Erkoç’un çalışması, Gök Türklerin ateş, güneş, ay, mevsimler (yaz ve kış) ve savaş gibi unsurlara da kutsal anlamlar yüklediğini gösteriyor. Özellikle savaş kültü, demirin kutsal sayılmasıyla ilişkilendirilir. Kaşgarlı Mahmud’un Divanu Lügati’t-Türk adlı eserinde, Türklerin demiri yücelttiği ve kılıç üzerine yemin ettiği belirtilir. Bu, savaş tanrısı ve kutsal kılıç kültünün Eski Türklerdeki önemini ortaya koyar.
Tenri ile Diğer Kültler Arasındaki Fark
Erkoç, Tenri’nin diğer kutsal varlıklardan ayrılan en önemli özelliğinin yaratıcı güç olduğuna vurgu yapar. Umay, yer, su, dağ veya diğer tanrılar ve ruhlar, yaratıcı değil, dünya işlerine müdahale eden, koruyucu veya cezalandırıcı rollere sahiptir. Bu ayrım, Gök Türk inanç sisteminin tektanrıcı bir yapıya yakın olduğunu, ancak doğa kültleriyle çoktanrılı unsurları da barındırdığını gösterir.
Umay’ın Sanattaki Yansımaları ve Tartışmalar
Gök Türk sanatında sıkça görülen üç dilimli başlıklı kadın figürleri, genellikle Umay olarak yorumlanmıştır. Ancak Erkoç, bu figürlerin büyük olasılıkla Umay’ı değil, Türk Kağanlığı döneminde yaşayan hatunları (soylu kadınları) temsil ettiğini savunur. Batı Türk sikkelerinde de benzer ikonografinin kağanların yanındaki hatun figürlerinde kullanıldığını belirtir. Bu görüş, Umay kültünün sanattaki temsiline dair daha temkinli bir yaklaşımı yansıtır.
Köken ve Karşılaştırmalar
Erkoç, Gök Türklerdeki doğa kültlerinin kökenini araştırırken, bu inançların Hunlar ve İskitler gibi daha eski bozkır kültürlerinden miras alındığını öne sürer. Örneğin, Hun dönemine ait kaya resimlerinde görülen kadın figürleri, İskitlerdeki Tabiti kültüyle ilişkilendirilebilir. Ayrıca, Umay’ın Moğolca’da “plasenta” anlamına gelmesi, bazı araştırmacıları bu kelimenin Moğol kökenli olduğunu düşünmeye yöneltse de, Erkoç bunun Türkçeden Moğolcaya geçtiğini savunur.
Sonuç
Hayrettin İhsan Erkoç’un makalesi, Gök Türklerin Tenri dışındaki doğa kültlerini anlamak için kapsamlı bir kaynak sunuyor. Umay, yer, su, dağ, ateş, güneş, ay, yaz, kış ve savaş gibi kültler, Gök Türklerin doğayla ve evrenle olan derin bağlarını ortaya koyuyor. Bu inançlar, hem tektanrıcı bir çerçeveyi hem de doğa merkezli bir dünya görüşünü birleştirerek, Eski Türk kültürünün zenginliğini yansıtıyor. Erkoç’un çalışması, tarihi kaynakları titizlikle inceleyerek bu kültlerin sadece Gök Türklerle sınırlı olmadığını, Avrasya bozkırlarının geniş bir kültürel mirasının parçası olduğunu gösteriyor.
Kaynakça
Erkoç, H. İ. (2024). Gök Türklerde Doğa Kültleri. Yazıt Kültür Bilimleri Dergisi, 4(2), 176-211. DOI: 10.59902/yazit.1526546
Not: Bu blog yazısı, Hayrettin İhsan Erkoç’un belirtilen makalesinden özetlenerek hazırlanmıştır. Akademik etik ilkelerine uygun olarak, tüm bilgiler orijinal yazara atıfta bulunularak kullanılmıştır. Makalenin tam metni için orijinal kaynağa başvurulması önerilir.