Osmanlıca: Bir Gemi Yelken Açtı - Ali Mümtaz Arolat

Merhabalar sevgili Osmanlıca okurları,

Bugün sizlere, edebiyatın derinliklerinden bir parça sunmak istiyoruz. Ali Mümtaz Arolat'ın "Bir Gemi Yelken Açtı" isimli şiirini paylaşacağımız bu yazıda, hem metnin içeriğine dair kısa bir değerlendirme yapacak hem de Osmanlıca metnin nasıl kolayca anlaşılabileceğini anlatacağız.

Osmanlıca, genellikle zorluklarıyla tanınan bir dil olarak algılansa da, doğru eserlerle karşılaşıldığında aslında oldukça akıcı ve kolay anlaşılır bir dil olduğunu görebiliyoruz. Ali Mümtaz Arolat’ın bu şiiri de, dilin zenginliğini ve estetiğini barındırırken, bir o kadar da sade ve anlaşılır bir yapı sunuyor. Bu şiir, ağır kelimeler veya karmaşık yapılar içermiyor. Osmanlıca’yı öğrenmeye yeni başlayanlar için de uygun bir metin olduğu gibi, edebiyat severler için de keyifli bir okuma deneyimi sunuyor.

Şiire gelecek olursak; "Bir Gemi Yelken Açtı", adeta hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir yolculuğun izlerini sürüyor. Geminin yelken açtığı hayal iklimleri, denizin derinliklerinden yükselen fırtınaya kadar geniş bir evreni betimliyor. Şiir, bir geminin seyahati üzerinden insan ruhunun arayışını, idealleri ve hayalleri anlatıyor. Her dizede derin anlamlar ve simgesel öğeler yer alıyor.

İşte, bu şiirin tam metni:

Bir gemi yelken açtı hayal iklimlerine,

Civarından çığlıkla yorgun martılar kaçtı,

Rüzgâr sürüklenirken derinlerden derine;

Hayâl iklimlerine bir gemi yelken açtı.


Bu dizeler, insanın içsel yolculuğunu, bilinçaltındaki duyguları anlatan bir metafor gibi. "Hayal iklimlerine yelken açmak", belirsizliğe ve bilinmeze doğru yapılan bir yolculuğu simgeliyor. Geminin ilerleyişi, adeta bir insanın kendi içindeki dünyaya doğru yaptığı keşiflere benziyor.


Beyaz yelkenlerinde ölgün bir kızıllığın

Titrek son akisleri dalgalandı belirsiz;

Toplanırken göklerde bulutlar yığın yığın,

Hırçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz.


Şair, yelkenlerin ve denizin beyazı ve kızılı arasında bir kontrast kuruyor. Buradaki renkler, duyguların değişimini, belirsizliği ve içsel fırtınayı ifade ediyor. Bu dizeler, kararsızlık ve belirsizliğin bir yansıması gibi. Aynı zamanda şiir, bir yandan da okura, insan ruhunun karmaşıklığını anlatan bir simgesellik sunuyor.

Şiirin ilerleyen bölümlerinde, "Ufuklarda solarken altın şafak gülleri" gibi anlam yüklü imgeler yer alıyor. Bu, kişinin idealleriyle karşılaşması, belki de ulaşmak istediği mutlu sona olan özlemini anlatan bir görüntü. Ancak, her ne kadar bir hayale doğru yol alsalar da, yolcuların karşılaştığı engeller ve zorluklar da şiirde kendini gösteriyor.

Metnin tamamı, insanın hayal gücünü, umutlarını ve karşılaştığı engelleri keşfe çıkardığı bir anlam yolculuğudur. Ali Mümtaz Arolat, sadece bir geminin yolculuğunu değil, insanın hayal dünyasında yaptığı gezintileri de edebiyatla harmanlıyor.

Sonuç olarak, bu şiir hem Osmanlıca diline ilgi duyanlar hem de anlam derinliğine sahip metinlere ilgi gösterenler için önemli bir eserdir. Dil ve üslup bakımından, diğer Osmanlıca metinlere göre oldukça sade ve anlaşılır olan bu eser, hem dil öğrenicilerinin hem de edebiyatseverlerin keyifle okuyabileceği bir yapı sunmaktadır. Şiirin her dizesi, okuru hayal gücünün derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarırken, aynı zamanda insanın ruhsal yolculuğuna dair evrensel bir dokunuş yapmaktadır.

Umarız bu şiir, hem dil hem de anlam açısından zengin bir okuma deneyimi sunar.


Bir gemi yelken açtı hayal iklimlerine,

Civarından çığlıkla yorgun martılar kaçtı

Rüzgâr sürüklenirken derinlerden derine;

Hayâl iklimlerine bir gemi yelken açtı.


Beyaz yelkenlerinde ölgün bir kızıllığın

Titrek son akisleri dalgalandı belirsiz;

Toplanırken göklerde bulutlar yığın yığın

Hırçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz.


Ufuklarda solarken altın şafak gülleri

Yabancı âlemlerden sâadetler, emeller,

İhtiraslar bekliyen kimsesiz gönülleri

Gizlice sıkıyordu kızgın demirden eller.


En katı yüreklinin bile bu sabah iki,

Üç damla yaş kurudu solgun yanaklarında;

Açılan yolcuların hepsi hissetmişti ki

Bugün de erişilmez o diyâra, yarın da...


Mâdem ki o iklime erişmeye imkân yok,

Neden böyle vakitsiz enginlere çıkışlar?

Bulutlar toplanıyor, ufukta dalgalar çok,

Kış geliyor, yelkenler emin bir yerde kışlar!


Yolcular diyorlar ki: -Erişmek ümidi az;

Biliriz dalgaların her biri bir mezarlık.

Belki de içimizden hiçbiri ayak basmaz,

Lakin yolunda ölmek, bu da bir bahtiyarlık!


Ufkun dört duvarına kanadını vurarak

Rüzgâr sürüklenirken derinlerden derine,

Gümüş yelkenlerini yüksekten savurarak

Bir gemi yelken açtı hayal iklimlerine.

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler. Daha fazlası için bizi motive ediyor.

Daha yeni Daha eski