"Nefret" adlı bu şiir, Faik Ali tarafından yazılmıştır. Şiir, insanın iç dünyasında yer alan bir duygu olan nefreti ele almaktadır. Bu yazıda sizlerle Faik Ali'nin Nefret isimli eserinin Osmanlıca metnini paylaşacağız.
Şiir, yeryüzünde yaşayan insanların yüksek göğün mehd-i asumânî (yüce göğün tanığı) olduğu bir dönemde ortaya çıkan feryat dolu bir yer olan dünyanın sonsuz sessizliğinde his ve ruh ile tanışıklık kuran insanı tasvir etmektedir.
Bu sefil ve feryat dolu ortamda, iki gökyüzü sembolü olan müzik ve şiirin temsilcileri olan iki hemşire birlikte inerler. Onlar, değerli ve büyülü bir cennetin beşiğinden inmişlerdir. "hemşire" kelimesi dostluk ve yakınlık anlamında kullanılan bir terimdir.
Şiir, ruhumuzu teselli eden sesin bu iki temsilcisi tarafından bize sunulduğunu belirtir. Büyük ezgiler, hayatın derdiyle boğuşan insanlara teselli kaynağı olur. Saf duygular içinde, içsel ruhumuz tek başına boğulur ve tesellisiz kalır.
Bu şiir, 8 Kanun-ı Sani 1319 tarihinde Faik Ali tarafından yazılmıştır.
Nefret Osmanlıca Metin
Günümüz Türkçesiyle
NEFRET
Beşerin mehd-i asumânîden
Bu makarr-ı sefil-i feryâda,
Ebedî mebde-i sükûtunda,
Hiss ü rûhuyla âşinâlık eden
İki timsâl-i kehkşân sakin
İki hemşire, musîki ve şiir;
Beşiğinden beraber inmiştir
O muazzez behişt-i gümgüşânın
Tesliyetsaz-ı rûh olan sesini
Bize onlar nisâr eder yalnız;
Ey büyük nağmeler, siz olsanız
Gamgüsâr-ı hayât insânî
Sâfliyatda rûh-ı bikesimiz
Boğulur kimsesiz, tesellisiz.
8 Kanun-ı Sani 1319 Fâik Ali