Fuzuli'nin "Olsaydı bendeki gam Ferhâd-i mübtelâde" mısrası ile başlayan divanında da 246. sırada bulunan "Ferhâd-i mübtelâde" diye isimlendirdiğim gazeli, klasik Türk edebiyatının incelikle işlenmiş eserlerinden biridir. Şairin dillendirdiği aşk ve çile teması, derin bir duygu yoğunluğu ile örülüdür. Gazel, efsanevi aşık Ferhad'ın mücadelesini anarak başlar, ardından şair kendi aşkını ve içsel çatışmalarını dile getirir. Fuzuli'nin özgün üslubu, aşkın zorlu yollarını ve dünyanın vefasızlığını anlatarak okuyucuya derin düşündürmeler sunar.
Bu gazel, Fuzuli'nin edebi rafinmanını, duygu yüklü anlatımını ve aşkın derinliklerine inen içten ifadelerini bir araya getirerek okuyucuya unutulmaz bir edebi deneyim sunar. Bu yüzden tahlil etmeye anlamaya vakit ayırmaya değer bir gazeldir. Tabi biz kimiz ki Fuzulî'yi değerlendireceğiz. Bizim amacımız sadece şairi anlamaya çalışmak. Yazımından yüzyıllar geçmesine rağmen hala üzerine konuşup anlamaya anlam derinliğini bir madenci gibi kazmaya ihtiyacımız olan bir gazel.
Burada "Ferhad" kelimesi, ünlü aşık Ferhad'ı ifade eder. "Mübtelâ" ise bağlı, tutkun, aşık anlamına gelir. Dolayısıyla "Ferhâd-ı mübtelâde" ifadesi, "aşık Ferhad" veya "tutkulu Ferhad" olarak çevrilebilir. Ama daha da süslü olsun diye biz Ferhat'ın Tutkusu diye çevirelim. Fuzuli, gazelinde bu ifadeyi kullanarak kendi içsel acılarına, aşkı ve sevdayı dile getirir.
Gazel 246
"Ferhâd-i mübtelâde"
Olsaydı bendeki gam Ferhâd-i mübtelâde
Bir âh ile verirdi bin Bisütûn’ı bâde
Verseydi âh-i Mecnun feryâdımın sadâsın
Kuş mu karâr ederdi başındaki yuvade
Ferhâd’a zevk-i sûret Mecnûn’a seyr-i sahrâ
Bir râhat içre her kim ancak benim belâde
Eşk-i revânıma il cem’oldu var ümîdim
Kim ola vara vara cem’iyyettim ziyâde
Geh gamzen içmek ister kanımı gâh çeşmin
Korkum budur ki nâ-geh kanlar ola arade
Ser-verlik ister isen üftâdelik şi’âr et
Kim düşmeden ayağa çıkmadı başa bâde
Ger görmemek dilersen resm-i cefâ Fuzûlî
Olma vefaya tâlib dünyâ-yi bi-vefâde
Vezin: Mef’ûlü fâ’ilâtün mef’ûlü fâ’ilâtün
Fuzuli

Gazel Tahlili:
"Olsaydı bendeki gam Ferhâd-ı mübtelâde
Bir âh ile verirdi bin Bisütûn’ı bâde"
Bu beyitte Fuzuli, "Ferhad-ı mübtelâde" ifadesini kullanarak kendi içsel acılarını ve aşkını dile getiriyor. Burada "gam" kelimesi sıkıntı, dert anlamına gelirken, "Ferhad-ı mübtelâde" ifadesi aşık Ferhad'ı ifade ediyor. Yani şair, içsel sıkıntılarını, Ferhad gibi bir aşık olsaydı, onun aşk ateşiyle bin Bi-sütûn'u (Bisütun, Ferhad'ın dağları delerek sevdiği yer) yıkıp paramparça edebileceğini ifade ediyor. "Bâde" ise şarap veya içki anlamına gelir ve burada içki içmenin aşk ateşini söndürmeye yardımcı olabileceği bir imge olarak kullanılmış. Yani, eğer Ferhad gibi bir aşık olsaydı, içsel sıkıntılarına bir çözüm olarak içki içebilirdi.
"Verseydi âh-i Mecnun feryâdımın sadâsın
Kuş mu karâr ederdi başındaki yuvada"
Bu beyitte Fuzuli, Mecnun'un ağlamasının sesini dile getiriyor. "Âh-i Mecnun feryâdımın sadâsı" ifadesi, Mecnun'un içten, dokunaklı ağlaması anlamına gelir. Şair, eğer Mecnun'un ağlaması, yani feryadının sesi verilseydi, bu sesin başındaki yuvada kuşların karar vermesine benzer bir etki yaratıp etkilemeyeceğini soruyor. Bu bir mecaz olarak kullanılmış bir ifadedir. Yani, Mecnun'un feryadının etkisiyle başındaki yuvadaki kuşlar belki de etkilenir, yuvalarından uçarlar mı sorusuyla, aşkın gücünü ve etkisini anlatıyor.
"Ferhâd’a zevk-i sûret Mecnûn’a seyr-i sahrâ
Bir râhat içre her kim ancak benim belâde"
Bu beyitte Fuzuli, iki aşık karakter olan Ferhad ve Mecnun'u karşılaştırıyor. Ferhad'ın suret güzelliğine zevk aldığını, Mecnun'un ise çölde dolaşarak sahra seyri yaptığını ifade ediyor. "Zevk-i suret" ifadesi, Ferhad'ın yüz güzelliğine olan düşkünlüğünü belirtir. Diğer yandan "seyr-i sahra" ifadesi, Mecnun'un sahra gibi boşlukta dolaşmasını ve umutsuzluğunu anlatır.
Ardından, "Bir râhat içre her kim ancak benim belâde" ifadesiyle şair, herkesin içinde bir rahatlık olduğunu, ancak bu rahatlığın sadece kendisinin belasında olduğunu vurguluyor. Yani, çoğu insan rahat bir hayat sürerken, şairin iç dünyasında bir sıkıntı ve bela bulunmaktadır.
"Eşk-i revânıma il cem’oldu var ümîdim
Kim ola vara vara cem’iyyettim ziyâde"
Bu beyitte şair, gözyaşlarının akışının birleşip toplandığını ve umudunun arttığını ifade ediyor. "Eşk-i revan" ifadesi, akıp giden gözyaşlarına referans yapar. Şair, bu gözyaşlarının toplandığı bir nokta olduğunu ve bu durumun umut verici olduğunu belirtir.
Ardından, "Kim ola vara vara cem’iyyettim ziyâde" ifadesiyle şair, umudunun arttığını ve topluluğunun çoğaldığını ifade eder. "Cem'iyyet" kelimesi, bir araya gelmiş, birleşmiş bir topluluk anlamına gelir. Şair, umudunun çoğalmasıyla birlikte kendi topluluğunun da büyüdüğünü dile getiriyor.
"Geh gamzen içmek ister kanımı gâh çeşmin
Korkum budur ki nâ-geh kanlar ola arade"
Bu beyitte şair, sevgilisinin göz yaşlarını içmek istediğini ve bu isteğin kalbinde bir arzu olduğunu ifade ediyor. "Geh gamzen içmek ister kanımı gâh çeşmin" ifadesiyle şair, sevgilisinin göz yaşlarını içmek istediğini ve bu isteğin içsel bir tutku olduğunu belirtiyor.
Ardından, "Korkum budur ki nâ-geh kanlar ola arade" ifadesiyle ise şair, korkusunu dile getiriyor. Sevgilisinin gözyaşlarını içmek isterken, kendi göz yaşlarının da döküleceğinden ve bu durumun arzu etmediği bir şey olduğundan endişe duyuyor. "Nâ-geh" ifadesi, istenmeyen, arzu edilmeyen anlamına gelir.
"Ser-verlik ister isen üftâdelik şi’âr et
Kim düşmeden ayağa çıkmadı başa bâde"
Bu beyitte şair, ser-verlik isteyenlere hitap ediyor. "Ser-verlik", baş vermek, hükmetmek anlamına gelir. Şair, eğer baş vermek istiyorsanız, önce üftâdelik (aşk ve sevda) şiirleri yazın, yani içsel bir derinlik ve tutkuyla dolu şiirler ortaya koyun diyor. "Kim düşmeden ayağa çıkmadı başa bâde" ifadesi ise, zorlukların ve mücadelelerin ardından başarıya ulaşmanın, zirveye çıkmanın bir bedeli olduğunu vurgular. Başarıya ulaşmak için önce zorlukları aşmak gerektiğini ifade eder. "Bâde" ise şarap anlamına gelir, bu da başarıya ulaşıldığında içilen zafer içkisi olarak metaforik bir şekilde kullanılmış olabilir.
"Ger görmemek dilersen resm-i cefâ Fuzûlî
Olma vefaya tâlib dünyâ-yi bi-vefâde"
Bu beyitte Fuzûlî, bir öğüt veya nasihat veriyor. "Ger görmemek dilersen resm-i cefâ Fuzûlî" ifadesi, eğer zahmetin ve sıkıntının resmini görmek istemiyorsan, yani hayatın zorluklarına gözlerini kapatmak istiyorsan, Fuzûlî'nin cefa resmine bakma, yani zorluklarına katlanma diyor. "Olma vefaya tâlib dünyâ-yi bi-vefâde" ise, dünyada vefa beklememe konusunda bir uyarıdır. Yani, dünya hayatında insanlardan sürekli olarak vefa beklememeli, çünkü dünya vefasızdır ve beklentilere karşılık vermez. Bu nedenle dünya-yi bi-vefâde, vefasız dünyada olma şeklinde anlaşılabilir.
Sonuç:
Fuzûlî'nin "Olsaydı bendeki gam Ferhâd-i mübtelâde" gazeli, şairin derin duygularını, aşk ve acı temalarını ustalıkla işlediği bir başyapıt olarak karşımıza çıkıyor. Şiirin ana teması, aşkın ve ayrılığın insanı nasıl etkilediği üzerine kurulu. Her beyitte, aşkın iki farklı yüzü, Ferhâd ve Mecnun üzerinden işleniyor.
Fuzûlî, Ferhâd'ın sevdiği için dağları delmesini, Mecnun'un feryadının kuşları bile etkileyecek kadar etkileyici olmasını dile getirerek aşkın çeşitli yönlerini resmediyor. Ayrıca, şairin kendi iç dünyasındaki çatışmaları ve acıları da şiirde belirgin bir şekilde hissediliyor. Fuzûlî'nin aşkı anlatımındaki incelik, gazelin estetik değerini arttırıyor.
Vezin ve kafiye kullanımındaki ustalık, Fuzûlî'nin şiirin dilindeki olağanüstü becerisini ortaya koyuyor. Her bir beyitteki özgün anlatım, okuyucuyu duygusal bir yolculuğa çıkarıyor ve Fuzûlî'nin sanatsal derinliğini vurguluyor.
Bu gazel, Fuzûlî'nin dönemindeki sosyal ve kültürel bağlam içinde anlamlandırıldığında, aşkın evrensel ve zamanüstü bir konu olduğunu gösteriyor. Şair, aşkın acıları ve güzellikleri arasında gidip gelen insanın karmaşık duygularını ustalıkla ifade ediyor.
Sonuç olarak, Fuzûlî'nin bu gazeli, aşkın zengin dünyasını, duygusal derinliği ve sanatsal inceliğiyle işleyerek Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Başka tahlillerde görüşmek üzere yazılarıma yorum yaparsanız sevinirim.