Merhaba sevgili okurlarım. Bugün sizlerle Tevfik Fikret'in Balıkçılar isimli şiirinin osmanlıca metnini paylaşacağım. Bu şiir, Fikret'in en ünlü eserlerinden biri olup, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Şiirde, balıkçıların hayatı, zorlukları ve umutları anlatılır. Şiirin osmanlıca metni ise Fikret'in kendi el yazısıyla yazdığı bir nüshadan alınmıştır. Bu nüsha, Milli Kütüphane'de saklanmaktadır. Şiirin osmanlıca metnini okumak, Fikret'in dilini ve üslubunu daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Ayrıca, şiirin tarihi ve kültürel bağlamını da daha iyi kavramamıza yardımcı olacaktır. Blog yazımın devamında, şiirin osmanlıca metnini sizlerle paylaşacak ve şiirin günümüz Türkçesi ile yazılmış halini paylaşıp şiir hakkında kısa bir yorum yapacağım. Umarım beğenirsiniz.
Balıkçılar Osmanlıca Metin
BALIKÇILAR
Bugün açız yine evlâtlarım, diyordu peder,
Bugün açız yine; lâkin yarın, ümid ederim,
Sular biraz daha sâkinleşir… Ne çare, kader!
Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim
Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur;
Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta…
Olur;
Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala;
Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz…
Cocuk düşündü şikâyetli bir nazarla: - Ya biz,
Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz?
Hâlâ
Dışarda gürleyerek kükremiş bir ordu gibi
Döverdi sahili binlerce dalgalar, asabî.
Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın;
Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme…
Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın;
Kayık çocuk gibidir: oynuyor mu kaydetme,
Dokunma keyfine; yalnız tetik bulun, zîrâ
Deniz kadın gibidir: Hiç inanmak olmaz ha!
Deniz dışarda uzun sayhalarla bir hırçın
Kadın gürültüsü neşreyliyordu ortalığa.
Yarın küçük gidecek yalnız, öyle mi, balığa?
O gitmek istedi; "Sen evde kal!" diyor…
Ya sakın
O gelmeden ben ölürsem?
Kadın bu son sözle
Düşündü kaldı; balıkçıyla oğlu yan gözle
Soluk dudaklarının ihtizâz-ı hâsirine
Bakıp sükût ediyorlardı, başlarında uçan
Kazûyı anlatıyorlardı böyle birbirine.
Dışarda fırtına gittikçe pür-gazab, cûşân
Bir ihtilaç ile etrafa ra'şeler vererek
Uğulduyordu…
Yarın yavrucak nasıl gidecek?
Şafak sökerken o, yalnız, bir eski tekneciğin
Düğümlü ekli, çürük ipleriyle uğraşarak
İlerliyordu; deniz aynı şiddetiyle şırak -
Şırak döğüp eziyor köhne teknenin şişkin
Siyah kaburgasını… Ah açlık, ah ümid!
Kenarda, bir taşın üstünde bir hayâl-i sefîd
Eliyle engini gûya işaret eyleyerek
Diyordu: "Haydi, nasibin o dalgalarda, yürü!"
Yürür zavallı kırık teknecik, yürür; "Yürümek,
Nasibin işte bu! Hala gözün kenarda… Yürü!"
Yürür, fakat suların böyle kahr-ı hiddetine
Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne?
Deniz ufukda, kadın evde muhtazır… Ölüyor:
Kenarda üç gecelik bâr-ı intizâriyle,
Bütün felaketinin darbe-i hasâriyle,
Tehî , kazâ-zede bir tekne karşısında peder
Uzakta bir yeri yumrukla gösterip gülüyor;
Yüzünde giryeli, muzlim, boğuk şikâyetler…
Tevfik Fikret
( 1867 - 1915 )
Balıkçılar şiiri hakkında bir kaç söz:
Tevfik Fikret'in "Balıkçılar" şiiri, bir balıkçı ailesinin yoksullukla ve acımasız denizle mücadelelerini tasvir eder. Baba ve oğlu, bir sonraki günkü balık avı için planlarını tartışırken, ailelerini beslemek ve maddi sıkıntılarını hafifletmek için yeterli miktarda balık yakalamayı umarlar.
Baba, denizin çalkantılı doğasını kabullenerek kaderlerine razı olur. Ancak oğlu daha kararlı ve iyimserdir ve fırtınalı sularda balık avlamak için cesaretle yola çıkmaya hazırdır. Anne de ailenin geleceği için endişelenir ve baba ve oğlunun güvenli bir şekilde geri dönmelerini umar.
Şiir, yoksulluğun insanların hayatları üzerindeki etkisini, umutsuzluğun verdiği çaresizliği ve insanların kaderlerine karşı savaşma arzusunu yansıtır. Ayrıca doğanın gücü karşısında insanın güçsüzlüğünü de vurgular.