Roma İmpatorluğu, Bizans İmparatorluğu
İtalya’da eskitaş çağından beri yaşayan insan toplulukları vardı. M.Ö. 3000’lerde, yenitaş çağına geçmiş Akdeniz asıllı halklar görülür. İtalya’ya 1200 yıllarında gelen kabileler italikler’dir. italiklerin yerli halkla karışmalarından “Latinler”(ovalılar) denen halk doğmuş. İtalya’ya Anadolu’dan gelen, Romalı ozan Vegilius’un Aeneas destanında anlatılan Etrüskler’in, denizcilikte usta bir halk olduğu anlaşılıyor. Etrüksler, İtalya’da tarımcı köy toplulukları halinde yaşayan Latinler üzerinde kurdukları egemenlikle, toplumsal farklılaşmaya uğramış toplumların, dolayısıyla uygarlığın ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Bu olaydan yüzyıl kadar sonra bazı Latin köyleri birer kent duruma geçmişler. Bu kent top-lumlarında şarap, zeytinyağı ve maden işletmeciliği, Kartaca, Fenike ve Ege adaları ile ticaret ilişkileri görülür. Siyasi örgütleniş “civitas” denen bağımsız kent devletleri biçimindedir. Kent devletleri önceleri seçimle iş başına gelen ve aynı zamanda en yüksek komutan, yargıç, din adamı olan krallarca yönetilirdi. Zamanla monarşilerin yerini aristokrasiler alır.
Romalılar, ispanyaya kadar uzanan bir deniz imparatorluğu kuran Kartacalılara karşı M.Ö. 264 yılında Pön Savaşlarını başlattılar. M.Ö. 146 yılına kadar devam eden Pön Savaşları sonunda Kartaca imparatorluğu yıkıldı ve Romalılara bağlı bir Afrika Eyaleti kuruldu. Gittikçe güçlenen Romalılar, Doğu Akdeniz havzasına da yerleştiler. Mekadonya ve Yunanistan’ı hakimiyet altına aldılar. Bergama Krallığı da Romalıların Asya Eyaleti haline getirildi. Güney Galya ve ispanya işgal edildi. M.Ö. 1. yüzyıl boyunca yeni yeni bölgeleri işgal eden Romalılar; Germenleri, Kimmerleri ve Pontusluları yendiler. Suriye ve Filistin’i işgal ettiler. Anadolu ve Yunanistan’ı yeniden ele geçirdiler. Yeni işgal edilen yerler, Romalılar için yeni gelir kaynakları, yeni yeni köleler demekti. Aradaki uçuruma ve yapılan zulümlere daha fazla dayanamayan İtalyan köylüler ve köleler isyan ettiler, isyanların kanlı bir şekilde bastırılmasına rağmen karışıklıkları, Sulla, Pompeisus, Crassus ve Sezar gibi diktatörler de durduramadı. Yaptığı başarılı savaşlarla, Mısır’ı Romalılara kazandıran Sezar’ın yeğeni Oktavianus, Roma’da cumhuriyet devrini kapatıp, imparatorluk devrini başlattı.
Roma orduları başkumandanı olan Oktavianus’a M.Ö. 27 yılında, “ulu” manasına gelen Augustus ünvanı ve imperium dini yetkisi verilmişti. Augustus Oktavianus imparator yetkisiyle öteki generallerin üzerine çıktı. Roma’nın yönetimini eline aldı. Eyaletlerin idaresini senatoyla paylaştı. Halk meclislerinin yetkileri, imparatorun atadığı memurların eline geçti. Devlete ve topluma yeni bir düzen vermeye çalışan Augus-tus’un koyduğu ilkeler, iki yüz yıl devlet yönetiminde esas alındı. Roma’da cumhuriyet idaresi sona erip imparatorluk devri başlayınca, büyük gelişmeler oldu. Roma, on asırdan beri en parlak devrine girip, tarım ve ticarette büyük ölçüde gelişti. Pek çok sanat eseri yapıldı. Oktavianus, Augustus Hanedanının kurucusu olup, kırk bir yıl iktidarda kaldı. Milattan sonra 14 yılında ölünce, evlatlığı Tiberius imparator odu.
Tiberius, Romalılara önce iyi yönetse de, sonra sert bir idare kurdu. Tiberius, 37 yılında ölünce, yeğeni Gaius imparator oldu. Gaius dengesiz bir kimse olup, isyan sonucunda 54 yılında öldürüldü. Augustus Hanedanının son imparatoru Neron olup, 68 yılına kadar iktidarda kaldı. Neron, diktatörlüğü, çılgınlıkları ile tanınır. Ordunun isyanı üzerine, uşağına kendini öldürterek intihar etti.
96 yılında General Trainus, Roma’da Antoninler Hanedanını başlattı. Trainus, Romanya’yı alıp, Perslerle çarpışarak Mezopotamya’ya kadar gitti. Edirne şehrini kurup, 138 yılında öldü. Bu hanedanın son hükümdarı Kommodus 193 yılında karısı ve cariyeleri tarafından öldürüldü.
Diocletianus’tan sonra, imparator ve sezarların mücadelesi başlayarak, iç savaşlar çıktı. Dörtlü idareden büyük Kostantin (324-337) Hıristiyanlığı kabul etti. M.S. 325 yılında İznik’te toplanan konsülde 309 papaz toplayıp, yeni İncil yazdı. 330’da Bizans kasabasını büyültüp Kostantiniyye ismiyle İstanbul şehrini kurdu. Kostantin’den sonra gelen imparatorlardan Theodosius (379-395) devrinde, idareye ortak olan imparator ve sezarların mücadelesi devam etti. Theodosius, M.S. 395 yılında Roma imparatorluğunu iki oğlu arasında paylaştırdı. Honorius Batı Roma, Arcadius Doğu Roma (Bizans) imparatoru oldular.
Odoakr adlı bir aşiret reisi, imparator Romulus’u 476’da tahtından indirdi. Odoakr, imparatorluk alametlerini Bizans’a göndererek, kendisini İtalya kralı ilan etti. Doğu Roma (Bizans) imparatorluğu da, 1453 yılında Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmed Han (1451-1481) tarafından yıkılıp, ortaçağ sona ererek, yeniçağ başladı. M.Ö. 27 yılında kurulan Roma imparatorluğu, M.S. 1453 yılında sona ererek, tarihe karıştı. (Bkz. Bizans İmparatorluğu)
imparatorluk M.S. 395 yılında ikiye ayrılınca, Balkanlar hattının batısı Batı Roma, doğusu Doğu Roma (Bizans) topraklarına dahil oldu. Roma’da cumhuriyetten sonra, M.Ö. 27 yılında, Monarşik imparatorluk idare devri başladı, imperium yetkisine sahip hükümdarlar, M.S. 3. yüzyılda monarşik despotizm idaresini uygulamaya başladı. Dörtlü idare devrinin başlamasıyla da, iki imparator ve yardımcı iki sezar bulunuyordu, imparator ve sezarlar birbirleriyle mücadele ederlerdi.
Roma ordusu, merkezi ve bölge kuvvetlerine ayrılmıştı. Merkezdeki hassa ordusu ve bölgelerdeki kumandanlar zamanla siyasi hayatta söz sahibi oldular. Yelken ve kürekle hareket eden Roma donanmasında köle esirler çalışırdı. Akdeniz, Romalıların gölü halindeydi.
Roma imparatorluğunda M.Ö. 451 -449’datoplananOniki Levha Kanunlarının, genişletilmiş şekli olan Roma kanunları uygulanırdı. Roma hukuki müesseseleri, Romalılar devrinde ve Hıristiyan Batı Akdeniz ülkelerinde yüzyıllarca kullanılmıştır. Romalılar önceleri putperestken, M.S. 4. yüzyılda Hıristiyanlık dinini kabul ettiler. Latince konuşan Romalılar, Latin dili ve edebiyatının ilk klasik eserlerini verdiler. Latin dili ve edebiyatını bütün Akdeniz ve Batı Avrupa ülkelerine yaydılar.
Latin Roma imparatorluğu yıkıldıktan sonra bile, Roma kilisesi (Papalık) vasıtasıyla bu iş hala devam ettirilmektedir.
Roma’da imparatorluk devrinde iktisadi gelir arttı. Gümrük, para birliği ve getirilen kolaylıklar ticareti geliştirdi. Karada ve denizde hem iç ticaret, hem de kıtalararası dış ticaret gelişip, şehirlerin sayıları ve nüfusu yükselerek arttı. Britanya Adalarından Çin’e; Atlas Okyanusundan Kızıldeniz, Basra Körfezi, Karadeniz ve Hazar Denizine kadar, kara ve deniz ticareti yapılıyordu. Kara ticareti kervanlar, deniz ticareti de gemilerle yapılıyordu. Tarihi ipek Yolu, Pekinden Roma’ya kervanlarla mal taşıyordu. Altın, gümüş gibi kıymetli madenler, demir ve tunçtan yapılan eşya ile zeytinyağı ve Akdeniz ürünleri karşılığında çeşitli kumaş, halı, inci, hindistancevizi, fildişi, her türlü baharat, papağan, tavus kuşu, maymun, kaplan ve fil alınırdı. Yayılma siyaseti sebebiyle çok genişleyen imparatorluk, büyük ölçüde servete ve bolluğa kavuştu. Yunan kültürü ve geleneklerinin benimsenmesiyle eğlence hayatı arttı. Tiyatrolar, sirkler, şatolar, büyük tapınaklar yapıldı.
Romalılarda mimarlık sanat eserleri, heykeltıraşlık ve büst yapımı gelişmiştir. Roma eserlerinde; kubbe ve bina yüzlerinde düz taş, duvarlarda yontulmamış taş, çakıl, tuğla kullanılırdı. Duvarlardaki taşlar beşgen ve altıgen şeklindeydi. Zafer takları, su kemerleri, kemerli binalar yapıldı. Akdeniz ülkelerinde Roma imparatorluğundan kalma eserlere hala rastlanmaktadır.