Ahilik nedir? Ahi kime denir?

Ahi kelimesi Arapça’da kardeşim anlamına gelir. Bazı görüşlere göre de eski Türkçe’deki “akı” yani cömert kelimesinden gelmiştir.

Kökeni ne olursa olsun ahilik temelde Kur’an’a ve Hz. Peygamber’in sünnetine dayandırılan prensipleriyle İslami anlayışa doğrudan bağlılıdır. Ahilik tasavvufta önemli bir yeri bulunan “uhuvvet”i insanlara hatırlatmasından dolayı da kolayca yayılmış ve kabul görmüştür

 

Ahilik, Müslüman-Türk toplumunda 13. yüzyıldan sonra iktisadi, sosyal ve kültürel alanlarda gelişimini sağlayan, mesleki dayanışmayı sanat ve ahlaki değerlerle koruyan “İlk Türk esnaf birlikleri”nn adıdır. Bu birlikleri kuranlar Ahilerden meydana geliyordu. Ahi kelimesi Arapça olup, “kardeşim” demektir. *’Ahilik” kardeşler topluluğu veya teşkilatı manasına gelmektedir. Bu teşkilatın temel felsefesi inanç ve ibadetin sanat ve meslekte bütünleştirilerek “dayanışma”, “itidal” ve “kanaatkarlık” gibi birtakım toplumsal ve ahlaki ilkeler etrafında kümelenmededir. Amacı, yerleşik hayata geçen ve kentleşen bir toplumun insanlarını yardımlaşma duygusu altında toplayarak teşkilatlanmalarını sağlamaktır. Ahi teşkilatı, Horasan’dan gelen Fütüvvet Teşkilatı’nın Türkler tarafından geliştirilen ve özellikle Anadolu’da yayılmış bulunan bir şeklidir.

Kuruluş Osman dizisi ve Ahi Evran

ATV’de yayınlanan Kuruluş Osman dizisinin ikinci bölümünde geçen Şeyh Edebali sonrasında izleyiciler Ahilik teşkilatına ve Ahi Evran’a ilgi duymaya başladı.

Ahi Evran Kimdir? Anadolu’da Ahîliğin kurucusu olarak bilinen ve İran’ın Hoy şehrinde doğan Şeyh Nasîrüddin Mahmûd (ö. 1262), sonraları Ahi Evran ismiyle anılmıştır. Özellikle I. Alâeddin Keykubad’ın büyük destek ve yardımıyla, bir taraftan İslâmî-tasavvufî düşünceye ve fütüvvet ilkelerine bağlı kalarak tekke ve zâviyelerde şeyh mürid ilişkilerini, diğer taraftan iş yerlerinde usta, kalfa ve çırak münasebetlerini ve buna bağlı olarak iktisadî hayatı düzenleyen Ahîliğin Anadolu’da kurulup gelişmesinde Ahi Evran’ın büyük rolü olmuştur.

Ahîliğe giriş şerbet içmek (şürb), şed veya peştemal kuşanmak, şalvar giymekle gerçekleşmekteydi. Ahîlik bünyesi içindeki esnaf birlikleri ustalar, kalfalar ve çıraklardan oluşuyordu. Çıraklıktan itibaren birlik içinde yükselmek için meslekî ehliyet ve liyakat şarttı. Çıraklar mesleği çok iyi öğrenmedikçe dükkân açamazlardı. Esnaf ve dükkân sayıları, iş aletleri ve tezgâhlar sınırlandırıldığı gibi ihtiyaca göre mal üretimi de esastı. Osmanlı döneminde esnaf birliklerinin idare tarzına çok önem verilmişti. Sanat erbabı içinde en dürüst ve en çok saygıya değer olan, muhtemelen yaşça da önde bulunan bir üstat teşkilâtın reisi olup kendisine ahî deniyordu. Bunların zenaat mensupları üzerinde bir şeyh gibi nüfuzu vardı. Ayrıca esnaf arasındaki inzibatı temin eden ve yiğitbaşı yahut server denilen bir ikinci reis bulunuyordu. Bir şehirde mevcut zenaat şubesi sayısı kadar olan ahîlerden birisi diğerlerine reis oluyor ve buna ahî baba* adı veriliyordu. Ahî babalar, genellikle Kırşehir’deki Ahî Evran Tekkesi’ne bağlı olan şeyhler ile bunların çeşitli illerdeki vekilleri idi. Büyük âlim ve mutasavvıf Şeyh Edebâli de ahî şeyhlerinden olup Osman Gazi ile sıkı ilişkiler kurmuş ve kızını onunla evlendirmişti. Orhan Gazi ise Ahîliğe ait “ihtiyârü’d-dîn” unvanını almıştı.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com