Fasih Ahmed Dede – Ne gülden bûy-ı şevk ister ne gülşenden safâmız var

Ne gülden bûy-ı şevk ister ne gülşenden safâmız var
Esîr-i derd-i aşkız şimdilik gayrı hevâmız var

Gönülden bir peyâm-ı vâkıu’l-hâl etmedin îrâd
Bizim de ey sabâ kûyinde yârin âşinamız var

Cihânın cümleten nakşın çıkarmış merd-i üstâdız
Hemân ancak bedende nakş-ı bûriyâmız var

İlâc-ı mümteni’ yok çâre terki merg-i mihnettir
Muhabbetle aceb derd-i dil-i müşkil-devâmız var

Ne şâd olmakta her dem gonce-i dil âh u giryeyle
Ne bâr-ı minnet-i şebnem ne Fasîhâ sabâmız var

Cihânın cümleten nakşın çıkarmış merd-i üstâdız
Hemân ancak bedende kaldı nakş-ı bûriyâmız var

Fasih Ahmed Dede

Fasih Ahmed Dede Kimdir?

17. yüzyılda yetişen ve Mevlevî şâirler arasında mümtâz bir yere sahip olan Fasîh Ahmed Dede, Fâtih Sultan Mehmet zamanında Arnavutluk’un fethedilmesiyle müslümanlığı kabul eden, devlet adamı, âlîm, şâir ve mutasavvıflar yetiştiren bir aileye mensuptur.

Fasîh Ahmed Dede XVII. yüzyılın ikinci çeyreğinin başlarında İstanbul’da doğdu. Tahsiline dair bilgi bulunmamakla birlikte hakkındaki övgülü ifadelerden, Arapça ve Farsça’ya vukufundan, şiir ve inşâdaki ustalığıyla hat, resim ve minyatür sahalarındaki maharetinden iyi bir tahsil gördüğü anlaşılmaktadır. Bir müddet Dîvân-ı Hümâyun kâtipliği yaptı. Daha sonra Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’nın hazine kâtibi ve musâhibi oldu. Onun himaye ve yardımlarını gördü. Bu görevi sırasında meşhur hattat Derviş Ali’den sülüs ve nesih öğrenen Fasîh hurde ta‘lik hattını ilk yazan hattat olarak anılmaktadır.

Köprülüzâde’nin hazine kâtipliğinden ayrıldıktan sonra muhtemelen 1670’li yılların başlarında Galata Mevlevîhânesi Şeyhi Gavsî Dede’ye intisap etti. Hayatının bundan sonraki yıllarını hat dersi vermek ve divanını yazmakla geçirmiştir. Eserlerinin hemen hepsini ömrünün son otuz yıla yakın kısmını geçirdiği bu mevlevîhânede kaleme alan Fasîh Dede’nin melâmet neşvesi, hakkında dedikodu mahiyetinde bazı menkıbelerin oluşmasına yol açmıştır.

Fasîh Ahmed Dede vefatından önce dostlarını ziyaret etti ve dervişlerle tek tek helâlleşti. Naaşını vasiyeti üzerine Şâbaniyye tarikatının Nasûhiyye kolunun pîri Mehmed Nasûhî Üsküdârî yıkadı. Cenazesinde büyük bir kalabalık hazır bulundu ve Galata Mevlevîhânesi’nin hâmûşânına defnedildi. Vefatı için Nihâdî ve Şehdî gibi şairler tarafından mersiye ve tarihler yazılmıştır. Kabrinde, Şâhin Giray’ın, “Göçtü bâkî mülküne dervîş Fasîh-i Mevlevî” mısraını ihtiva eden tarih kıtasının yazılı olduğu baş taşı bulunmaktadır. Fasîh Dede’nin kabrinin yanına sonradan Esrar Dede defnedilmiştir. Daha sonraki yıllarda her iki kabir bir ihata duvarıyla çevrilerek üzerine 27 Receb 1330’da (12 Temmuz 1912) tamir edildiklerini belirten bir kitâbe konmuştur.

Fasîh Dede, Şinâsi ve Fasîhî gibi divan sahibi iki şair yetiştirmiş, Nedîm, Esrar Dede ve Şeyh Galib başta olmak üzere pek çok şairi de etkilemiştir. Şiirleri daha sonraki dönemlerde de sevilerek okunan Fasîh Dede, Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi, Nailî, Neşâtî, Nedîm-i Kadîm gibi çağdaşı büyük şairler arasında anılmaya hak kazanmış zarif bir şahsiyettir.

Fasîh Ahmed Dede divanının ilk sayfası (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2682/1)
Fasîh Ahmed Dede divanının ilk sayfası (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2682/1)

Kaynaklar:

1.Mutasavvıf Şairler – İdris Mahfi Erenler (Şiir)
2.TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 12. cildinde, 213-214 numaralı sayfalar ( Fasih Ahmed Dede hakkındaki bilgiler)

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com