Cihân-ârâ cihân içindedür arayı bilmezler

Cihân-ârâ cihân içindedür arayı bilmezler
O mâhîler ki derya içredür deryâyı bilmezler
Cihanı süsleyen Allah, cihanın içindedir. Onu aramayı bilmezler. O balıklar ki denizin içindedir, denizi bilmezler.
Harâbât ehline dûzah azâbın anma ey zâhid
Ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-ı ferdâyı bilmezler
Harabat ehline cehennem azabından söz açma ey sofu! Çünkü onlar vakte uyan kişiler oldular. Geleceğin üzüntüsünü çekmezler, bunu bilmezler.
Şafak-gûn kan içinde dâgını seyr etse âşıklar
Güneşde zerre görmezler felekde ayı bilmezler
Âşıklar, kıpkızıl kanlarının içindeki yaralarını seyrederler, başka şeylerle ilgilenmezler. O âşıklar güneş ışığı içindeki zerreyi gökyüzündeki ayı bilmezler.
Hamîde kadlerine rişte-i eşki takub bunlar
Atarlar tîr-i maksûdu nedendür yayı bilmezler
Bunlar, bükülmüş boyunlarına gözyaşı ipliğini takıp maksat okunu atarlar. Fakat yayın neden yapıldığını bilmezler.
Hayâlî fakr şalına çekenler cism-i uryânı
Anunla fahr ederler atlas ü dîbâyı bilmezler
Ey Hayali! Çıplak bedenlerini yoksulluk şalına saranlar, onunla övünürler ve atlasın ipekli kumaşın ne olduğunu bilmezler.

Hayâlî’nin “Bilmezler” Redifli Gazelinin Ontolojik Analiz Yöntemi İle İncelenmesi
(Makalenin yazarı : Mete Bülent DEGER, Gazi Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı )
ÖZET Edebî eserlerin sanat değerlerinin ortaya çıkarılması konusunda 20. yüzyıl başlarından günümüze pek çok yöntem ve kuramın ortaya çıktığı bilinmektedir. Edebî bir metnin katmanlarına ayrılarak incelenmesini esas alan ve 20. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan ontolojik inceleme/analiz yöntemi bu çalışmanın temelini teşkil etmektedir. Çalışmamızda XVI. yüzyıl Divan edebiyatının en önemli şairlerinden biri olan Hayâlî’nin“ Divan”ında bulunan “Bilmezler” redifli gazelin ontolojik analizi yapılarak şiirin tabakaları tespit edilmiş ve bu tabakalar incelenmiştir. Sonuç olarak, sözkonusu şiirin sanatsal ve dolayısıyla estetik değerinin ortaya onulması amaçlanmıştır.
Anahtar kelimeler: Ontoloji, Ontolojik Analiz Yöntemi, Hayâlî
Edebiyat ürünlerinin çeşitli kuram ve yöntemlerle incelenip değerlendirilme tarihi edebiyata dair ürünlerin ilk ortaya çıkış tarihleri ile kıyaslandığı zaman oldukça yenidir. Özellikle, geçtiğimiz yüzyıldan itibaren dil ve edebiyata dair pek çok kuram ve yöntemin ortaya çıkmasıyla birlikte bir sanat eserinin inceleme metodunun o eserin sanat değerininin tespit edilmesi bakımından oldukça önemli bir yere sahip olduğu belirlenmiştir. Nitekim bu durum gerek edebiyat gerekse sanatın diğer dallarına ait ürünlere kuramsal bakış açılarının çoğalmasına sebep olmuştur.
“Sanat eserinin incelenmesi konusunda yirminci yüzyıla kadar klasik inceleme yöntemleri kullanılırken, yirminci yüzyıldan itibaren dilbiliminin de katkısıyla farklı bakış açıları ortaya çıkmıştır.” Nitekim “metindilbilim, edimbilim, gösterge bil i m, yapısalcılık ve anlatı bilimi gibi inceleme yöntemleri sadece metni inceleme objesi olarak kabul edip eşzamanlı olarak incelemeye başlamışlardır. Dilbilim yöntemleri geliştikçe klasik incelemeler de bu yöntemlerden etkilenerek bu yeni yöntemlerden faydalanmaya başlamışlardır.” Ancak, dil ve edebiyatta “bir metne çeşitli açılardan -meselâ, hermenötik, yapısal, göstergebilimsel, metindilbilimsel, vd. farklı metotlarla- yaklaşmak ve incelemek mümkün olmakla birlikte hiçbir metot inceleme anlamında mutlak değildir. Dolayısıyla, her bir metot metne nüfuz etmenin yollarından biridir.”
Bizim bu çalışmada yararlanacağımız ontolojik analiz metodunun gerek eski gerekse yeni Türk şiirinin incelenip değerlendirilmesine uygun bir yöntem olduğu pek çok akademisyen tarafından değerlendirilmektedir.
Ön Yapı
Beş beyitten oluşan bu şiir; gazel nazım şeklinde ve Klasik Türk şiirinde aruzun sık kullanılan “mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün” kalıbı ile yazılmıştır. Kafiye örgüsü aa/ba/ca/da/ea şeklindedir ve “…yı bilmezler” redif olarak kullanılmıştır. Üçüncü ve dördüncü beyitlerin kafiyelerindeki “a” sesleri kısa hece olmakla birlikte şiirin bütünü
değerlendirildiğinde “â” sesleri tam kafiyedir.
Yukarıda belirtilen ön yapıya ait olan unsurlara ek olarak şiirin bütününde “a/â” seslerinin sık kullanıldığı göze çarpmakta, bu sıklık bize bu sesin kullanıldığı kelimelerin özenle seçildiği düşüncesine sevketmektedir. Bilindiği üzere “a ve özellikle â” sesleri Osmanlıca’da “elif” harfine karşılık gelmektedir. Divan edebiyatı şiirleri üzerine yapılan şerhlerde “elif harfinin tasavvufta vahdeti ifade ettiği”20 bilinmektedir. Dolayısıyla bu gazelin tasavvufî
bağlamı da düşünüldüğü zaman şairin “elif” harfini hem kafiye unsuru olarak kullanması hem de şiir içerisinde bu harfi ihtiva eden kelimeleri yoğun olarak kullanması dikkat çekicidir.
Obje Tabakası
Gerek mısralar arasındaki kuruluş ve dizilişteki paralelliğe dayalı düzenli leff ü neşr sanatının barizliği, gerekse “cihân-ârâ, mâhî, deryâ ve ârâ” kelimeleri arasındaki tenasüp; gazelin bu matla beytinde estetik unsurlar olarak göze çarpmaktadır. Ayrıca “o mâhiler”in insana mahsus olan “bilmezler” ile kullanılması teşhis sanatına örnek olarak gösterilebilir. Beytin temel objeleri kelime semantiğinde de ifade edilen “cihan-ârâ”, “cihan”, “ârâ”,
“mâhî” ve “deryâ” olarak ortaya çıkmakla birlikte bu temel objeler “bilmezler” ve “içindedir/içredir” eylemleri etrafında vücut bulmaktadır. Nitekim “içindedir/içredir” eylemi etrafında bulunan “cihân-ârâ” ve “mâhiler” objeleri ve “bilmezler” eylemi etrafında bulunan “ârâ” ve “deryâ” objeleri beytin iki temel obje tabakasının oluşmasına sebep olmaktadır.
Makalenin orjinal pdf hali bu adreste: https://www.academia.edu/12250268/Hay%C3%A2l%C3%AE_nin_Bilmezler_Redifli_Gazelinin_Ontolojik_Analiz_Y%C3%B6ntemi_%C4%B0le_%C4%B0ncelenmesi