Nerede o eski bayramlar

Klişe bir cümleyi başlık olarak alıp düşüncenin kötü hava koşullarıyla ıslanmadan ilerliyorum yazımın tarlasında. “Nerede o eski bayramlaşmalar” isimli bir yazı yazmıştım yıllar ever yine bu parlak ekranda. O zamanlar Türk lirasının daha fazla ekmek, peynir, zeytin ve hatta et alma gücü varken. o zamanlar aslında değişen bayram değil bayramlaşmalar demiştim. Dünya durmadan değişiyor. Bugün de nerede o eski bayramlar cümlesini belki de nerede o eski bayram harçlıkları diyebiliriz.
Gün geçtikçe insanın yaşadığı üzüntüler artar mı, bilemiyorum. Ama içimde bir yerlerde, geçen zamanın ardından insanın yaşlanması karşısında duyulan bir üzüntünün sürekli aklımızın arkasında kar topu gibi büyümekte olduğunu hissediyorum. Belki de bu duyguyu birçoğunuz biliyorsunuzdur. Yaşamın akışıyla birlikte gelen değişimlere ayak uydurmak, maddi ve manevi bazen yorucu olabiliyor.
Geçmişte, bayramlar bizim için çok daha anlamlıydı. Herkesin dilinde aynı iç geçirme vardı: “Nerde o eski bayramlar.” Bayramlar, sadece resmi tatiller olarak değil, aynı zamanda birbirimizle helalleşme ve sevgi paylaşma günleri olarak görülürdü. Yaşlılar ziyaret edilir, mezarlar ziyaret edilir, birbirimize helallik dileğiyle yaklaşılırdı. Bayramın mübarek olması dileğiyle “Hakkınızı helal edin” derdik. Bayramını kutladığımız yaşlılar biz belirtmesek bile “helal olsun” diye cevap verirlerdi.
Ancak günümüzde, bayramlar bir değişime uğradı. Artık bayramlaşmalarımız eskisi gibi değil. Zamanla, bu güzel geleneklerin yavaş yavaş kaybolduğuna tanık oldum. İnsanlar arasında samimiyet ve helalleşme duygusu azaldı. Bayramlar daha yapay hale geldi ve helallik istemek yerine, çoğu zaman boş kelimelerle yetinmeye başladık. Sadece toplu mesajlarda anılan günlere dönüştü. Sanki yeterince ve duygu yoğunluğuyla hak ettiği gibi yerine getiriliyormuş gibi mübarek güne mübarek cumayı da ekledik ama samimiyeti olmadıksan sonra mübarek çarşamba gibi bir şey oldu. Bu da başka bir yazının konusu olabilir kalsın burada konuya döneyim.
Bir de ekonomik koşullar var ki, emekliler ve yaşlılar için bir hayli zorlu hale geldi. Geçen zamanla birlikte artan enflasyon, bayram harçlıklarını bile zorlaştırdı. İnsanlar, çocuklarından saklanacak (!) hale geldi. Oysaki bayramlar, sevgiyi ve paylaşmayı hatırlatan günler olmalıydı. Ne yazık ki, bu güzelliklerin yerini birer hayal gibi bıraktılar. Bir emekli maaşıyla bir kurban alamaz hale geldi. Değişen sadece toplum anlayış ve duygu değil ekonomik değişimler de oldu.
Her kavramın içi boşaldı. Bir kutu gibi boş bir karton gibi paketi kaldı geriye. İyi bayramlar, hayırlı cumalar, hayırlı sabahlar hiçbir zamanımızın hayrı kalmadı. Hayrı uçtu gitti. Sürekli olarak bir sıkıntı ve bir adaletsizlik var. Sürekli olarak yeni bir sıkıntı içindeyiz.
Bu yazıyı yazarken, içimde hüzün var. Kendi adıma, sizlere bir uygar ve mutlu gelecek bırakamadığım için üzgünüm. Siz çocuklara, sizlere daha iyi bir dünya sunmak adına yeterince çaba gösteremedik. Bayramlarınızı dolu dolu yaşayabilmek, sevdiklerinizle helalleşmek ve mutluluğu paylaşmak sizlere daha çok yakışır.
Hakkınızı helal edin, çocuklar. Yaş aldıkça hayatın getirdiği zorluklara dayanmak hiç kolay değil. Sizlere daha iyi bir gelecek sunmak adına, umutlarımızı diri tutmamız gerekiyor. Belki de gelecekte, bayramlarınızı daha güzel şekilde kutlayabileceğiniz günler olacak. Biz büyükler olarak, sizlere mutlu bir gelecek bırakabilmek için elimizden geleni yapmaya çalışacağız.
Sonuç olarak, bayramların gerçek anlamını hatırlamak ve birbirimize sevgiyle yaklaşmak önemlidir. Bayramlar sadece resmi tatiller değil, otel tatilleri, turlar ve gezi zamanları değil, aynı zamanda helalleşme ve paylaşma günleridir. Hakkınızı helal ediyoruz ve umutla bekliyoruz ki gelecek nesiller, bayramları sevgi ve paylaşma ruhuyla kutlayacakları günlere ulaşsın.
Sizlere, umut dolu ve aydınlık bir gelecek diliyorum. İyi bayramlar!