Öğretmenin çilesi
Blog sitemde videolar, eğitim materyalleri, Osmanlıca metinler, online sınavlar paylaşmaya başladıkça kişisel yazılar yazmaktan uzaklaşmaya başladım. Bu siteyi kurma amacım her zaman kişisel şeyler paylaşmaktı. Zamanla forum sitesi gibi her telden çalmaya başladım. Elindekini paylaşmayı seven ben ve gibilerin bloglarının kaçınılmaz sonu bu sanırım. Zaman içinde blogdan ziyade bir forum sitesi görünümü almak.
Memuriyet hayatım başlamadan önce ben de bütün kpss mağdurları gibi hele bir memur olayım yazmaya çizmeye okumaya gezmeye daha fazla vakit ayıracağım diyordum. Ancak hiç de öyle olmadı. Eve geldiğimde ergin armutun daldan düştüğü gibi düşüyorum. yemeği yeyip nasıl uyku moduna geçtiğimi bilmiyorum. Memur olurum da şunu yaparım bunu yaparım diyenlere sözüm. Yanılıyorsunuz. Bir şeyi tutku haline getirip iki elim kanda olsa yaparım demediğiniz hiçbir şeyi yapamayacaksınız.
Yıllarca kpss’ye hazırlandıktan sonra öğretmenlik atamalarında benim atanacağım kadar kadro açılmayacağını anladığımda gidip başka memurluğa başvurdum. Göreve başladım. Ancak ne yazık ki başka iş beni mutlu etmiyor. Ben Edebiyat Öğretmeni olmak için dünyaya gelmişim. Anlıyorum ki müdür de olsam bulunduğum iş beni mutlu etmeyecek. Öğretmen doğmuşum. Bilgi ve belge paylaşmayı, öğrendiğim şeyi hemen başkalarıyla paylaşmayı tutku haline getirmişim. Bu yüzden bütün yorgunluğun üstüne saatlerimi harcayıp siteye deneme sınavları ve sorular yüklüyorum. İnternete video yüklüyor sonra tek tek yazı halinde yayınlıyorum.
Az önce bu paragraf arasında arkadaşım aradı. O da bir ataması yapılmamış edebiyat öğretmeni. Formasyon alırken hem ev arkadaşlığı hem de sınıf arkadaşlığı yaptık. aradan 3 yıl geçti halen görüşüyoruz. Onunla da yukarıda yazmış olduğum şeyleri konuştuk. Bir öğretmen hangi mesleğe girerse girsin, asıl mesleğine dönmeye çabalar. Benim yaptığım gibi. Memuriyete girmiş nice arkadaşım halen kpss’ye hazırlanmaya çalışır.