Ziya Gökalp kimdir? Hayatı ve Sanatı hakkında bilgiler

1908’de ittihat ve Terakkinin Diyarbakır Şubesini kurdu. 1911 ‘de Selanik’e yerleşti. 1912’de Ergani’den mebus seçildi. Meclisin 18 Ağustosta feshiyle bu görevi dört ay devam etti. 1914’te İstanbul Darü’l-Fünununda sosyoloji dersleri okuttu. İstanbul’un işgalinden sonra İngilizler tarafından Malta’ya sürüldü. Dönüşünde bazı arkadaşları ile Ankara’ya gitti. Te’lif ve Tercüme Reisliğine tayin edildi. 1923’te Diyarbakır’dan mebus seçildi. 1924’te İstanbul’da Fransız Hastanesinde öldü.
Yazar olan babasının etkisiyle çok küçük yaşta folklor ve halk şiiriyle ilgilenmiştir. Ziya Gö-kalp, şiir, nesir, destan ve masal türünde yazmış: ilmi-fikri makaleler, kitaplar kaleme almış kendine has bir fikir adamıydı. Bilgi ve fikirlerini çok kolay ve basit görünen yazılarla adeta çocuksu bir söyleyişle nazım diline aldı. Ziya Gökalp’ın milliyetçiliği, değişik evreler geçirmiş bir “Türkçülük’tür”. Daha geniş alanda ise Turancılığa düşünmüştü. Türkçülüğün Esasları isimli kitabında Türk aydınları için daha olgun bir “Türkçülük ve hedeflerini gösterip, milliyetçiliğin programını çizdi. Ortaya koymak istediği, önemli saydığı fikirlerin başında Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak vardı. Fakat bu idealine tam anlamıyla bağlı kalan olmadığı gibi, kendisi de bu konuda net tavrı olmadı.
Hemen bütün eserlerinde kullandığı dil, sade konuşma dili kadar samimi bir lisandır. Nazım dili bile her nev’i sanat gösterişlerinden uzak, bir sadelik içindedir. Manzumelerini -birkaç tanesi hariç- hep hece vezniyle yazdı. Fakat dörtlük (kıt’a) esasına dayanan, şiirdeki milli Türk birimini kullanmayı ihmal ettiği gözden kaçmaz.
Türkiye’de çağdaş sosyolojiyi kurdu. Milli edebiyat hareketlerinin yaygın bir çığır halini almasında onun büyük rolü oldu. “Bir Kavmin Tetkikinde Usul” gibi ilmi çalışmaları, sosyoloji alanında çalışanlar için rehber oldu. Küçük Mecmua’da neşrettiği Halkiyat, Masallar gibi yazıları da Türkiye’de folklor araştırmaları için kaynak eserdir.