Sözcüklerde Anlam Olayları

Sözcüklerde Anlam Olayları oldukça önemli bir konudur. Çünkü temelde okuduğunu anlamaya dayanır. Bu konuyu iyi yapan tüm konuları anlamak konusunda ilk adımı atmış olur.
Türkçede sözcükler zaman içinde çok değişik anlamlar yüklenebilir, değişik anlam ilgileriyle kullanılabilirler. Sözcüklerdeki bu anlam değişimi hemen her dilde görülen bir olaydır. Anadilini yeterince özümsemiş bireyler, dildeki bu değişimin farkındadırlar ve sözcükleri değişik anlamlarıyla kullanabilirler.

Sözcüklerdeki anlam olayları şu başlıklar altında incelenebilir:

  • Ad Aktarması
  • Deyim Aktarması
  • Dolaylama
  • Kişileştirme
  • Anlam Daralması
  • Anlam Genişlemesi
  • Anlam Başkalaşması

 1. AD AKTARMASI:

Benzetme amacı gütmeden bir sözün başka bir söz yerine kullanılmasına ad aktarması denir. Ad aktarmasında bir kavramın kendisi kullanılmadan ilgili, bağıntılı olduğu bir başka kavramla dile getirilir. Ad aktarması adını verdiğimiz anlam olayı, edebiyatta “mecaz-ı mürsel” (düzdeğişmsce) olarak da geçmektedir.

ÖRNEK – 1:

“Salon, oyur.culan uzun uzun alkışladı
Bu cümlede “salon” sözcüğü “salondaki seyirciler” anlamında kullanılarak bir aktarma yapılmıştır. Bu, yer-insan ilişkisine dayalı bir ad aktarmasıdır.

ÖRNEK-2:

‘‘Sait Faik’i yıllarca hepimiz severek okuduk.”
Bu cümlede “Sait Faik” sözü, “Sait Faik’in eserleri” anlamında kullanılmış ve ad aktarması yapılmıştır.
Bu aktarma yazar – eser ilişkisine dayalıdır.

 ÖRNEK – 3:

“Öğleden sonra tarlalara bir bereket yağdı, görmeliydiniz…”
Bu cümlede “bereket” sözcüğü “yağmur” yerine kullanılmış ve ad aktarması yapılmıştır. Bu aktarmada bir olayın sonucu (bereket) belirtilerek nedeni (yağmur) anlatılmak istenmiştir.

ÖRNEK – 4:

“Ünlü kalemler bu panelde bir araya geldi.”
Bu cümlede “kalem” sözcüğü “yazarlar” anlamında kullanılmıştır. Ad aktarması araç-insan ilişkisi şeklindedir.

2. DEYİM AKTARMASI

Anlatımı güçlendirmek ya da duygu ve düşünceleri kısa yoldan anlatmak için başvurulan yollardan birisi de deyim aktarmasıdır. Birbiriyle ilgili iki sözcük arasında var olan benzerlik ilişkisine dayanarak bu sözcüklerden birinin adını ötekine vermeye deyim aktarması denir.
Deyim aktarmasının başlıca türlerini şöyle sıralayabiliriz:

a) Organ adlarının, vücutla ilgili kavramların ve insana özgü niteliklerin doğaya uygulanması:

Zaman içinde insanlar çevrelerindeki varlıklara organ adlarını vermişler, fcöylece vücutla ilgili sözcükleri doğadaki nesnelerle bağdaştırmışlardır.

ÖRNEK -1:

“Irmağın kollarından birisi bu köyün ardından geçiyor.”
Bu cümlede “kol” sözcüğü insanla ilgili bir organ adı ol duğu halde doğaya uygulanmıştır.

ÖRNEK-2:

Dağ başını duman almış Gümüş dere durmaz akar
Bu dizelerin ilkinde “baş” sözcüğü organ adı olduğu halde doğaya uygulanmış ve “dağın doruğu, en yüksek noktası” anlamıyla kullanılmıştır.

ÖRNEK – 3:

“Bu kör kuyuda su yoktur; galiba boşuna gidiyoruz.”
Bu cümlede “kör” sözcüğü insana ait bir nitelikten kuyuya aktanlmıştır.

b) Doğaya özgü niteliklerin ya da kavramların insana aktarılması:

Deyim aktarmasının bir türü de doğayla ilgili öğelerin insan için kullanılmasıdır. Bu aktarmalar arasında hayvan adlan ve doğadaki nesnelerin niteliklerini yansıtan sıfatlar başta gelir.

ÖRNEK -1:

”Onun ne domuz olduğunu siz bilmezsiniz.”
Bu cümlede kendisinden söz edilen kişi “domuz” kavramıyla dile getirilmiştir. Doğadan insana aktarma söz konusudur.

ÖRNEK – 2:

“Siz gelin bu oduna laf anlatın bakalım.” cümlesinde “odun” sözcüğüyle anlatılmak istenen “anlayışı kıt” kimselerdir.

ÖRNEK – 3:

“Yumuşak bir insandır o; kimseyi kırmak istemez.” cümlesinde geçen “yumuşak” sözcüğü doğadaki nesneleri niteleme anlamından uzaklaşarak deyim aktarması yoluyla insana uygulanmış, “uyumlu, sakin” anlamıyla kullanılmıştır.

c) Somutlaştırma:

Türkçede çok sık başvurulan bir deyim aktarması türü de somutlaştırmadır. Somutlaştırmada amaç, anlatımı dana güçlü ve belirgin kılmaktır. Soyut, anlatımı güç kavramlar, olaylar somutlaştırma yoluyla daha iyi ifade edilebilir.
Somutlaştırma, deyimlerden yararlanılarak yapılabileceği gibi benzetme yoluyla da yapılabilir.

ÖRNEK-1:

“Bu sefer de kefeni virttin: bundan sonra sağlığına dikkat et.”
(Ölümden kurtulma durumu “kefen yırtmak” deyimiyle somut hale getirilmiş.)

ÖRNEK  2:

“Onu tanımayan yoktur, on parava on takla atar.”
(Bu cümlede de en küçük bir çıkar için kazanamayacağı onur kırıcı durum olmayan bir kimsenin bu tutumu altı çizili deyimle somutlaştırılmıştır.)

ÖRNEK – 3:

‘‘Felsefecilerin düşünme eylemi kamyon şoförlüğü gibidir; yolda dosdoğru gittiğiniz sürece sorun yoktur, ancak yanlış bir düşünceye saparsanız kaza yapmış şoförden farkınız olmaz.”
Bu cümlede, felsefecilerin düşünme eylemini daha iyi anlatabilmek için bir benzetmeye başvurulmuş ve somutlaştırmadan yararlanılmış (Düşünme eylemi, araba sürmeye benzetiliyor.)

ç) Duyularla ilgili kavramlar arasında aktarma:

Anlatımı çekici kılmak, zenginleştirmek için duyularla ilgili kavramlar arasında aktarmalar yapılabilir. Bu tür anlam olayian da deyim aktarmalarından sayılır.
Duyular arası aktarmada bir duyu organımızla ilgili sözcük bir başka duyuyla ilgili olarak kullanılır.

DOLAYLAMA;

Tek bir sözcükle anlatılabilecek bir kavramı birden çok sözcükle anlatmaya dolaylama denir. Dolaylamalı anlatımlarda sanatlı bir söyleyiş belirgindir ve amaç okuyucu üzerinde etki yaratmak, anlatımı çekici haie getirmektir.

ÖRNEKLER:

Kavram_____________________Dolaylı Anlatım
EŞ                                                    Hayat arkadaşı
Kaleci                                              File bekçisi
Ankara                                            Türkiye’nin kalbi
Atatürk                                            Ulu önder
İstanbul                                           Yedi Tepeli şenir

Uyarı: Bir anlatımın dolaylama değeri kazanabilmesi için yayğın bir.kullanımının olması gereklidir. Hemen herkes tarafından İyi bilinmeyen anlatımlar dolaylama değeri kazanmış sayılmaz.

 4. KİŞİLEŞTİRME

insan dışındaki varlıkları insan gibi düşünmeye, bu varlıklara insana özgü nitelikler yakıştınlmasına kişileştirme (teşhis) denir. Kişileştirme de sanatlı anlatımdır ve edebiyatta belki de en çok başvurulan söz sanatlarından biridir.

ÖRNEKLER:

*    Toplanırken göklerde bulutlar yığın yığın Hırçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz
Bu dizelerde “deniz” ve “fırtına” kişiteştiriimiş.
*    Evden çıkar çıkmaz omuzda tabut Sen de eller gibi adımı unut Kapımı birkaç gün için açık tut Eşyam bakakalsın diye arkamdan
Bu dizelerde “eşya” bir insan gibi düşünülmüş.

Kişileştirme, düzyazılarda da görülebilir:

“Gün tepeye doğru yekindi… Ortalık ışığa boğulmuş. Topraktaki ekin saplarına, destelere vuran gün şavkıyor. Işıltılar iplik iplik sönüyor. Tarla kuşlan neşeyle sağa sola uçuşuyorlar. Ağaçlar uzun süren bir gecenin ardından gerinip uykularını açmışlar. Güneş kızdınyor.”
Bu parçaca “gün”, “tarla kuşlan”, “ağaçlar” kişileş-tirilmiş.

5. ANLAM DARALMASI:

Çokanlamlı bir sözcüğün anlamlarından birini ya da birkaçını kaybetmesine anlam daralması diyoruz. Sözcük bu durumda var olan anlamı ile yaşamını sürdürür. Bu anlam değişimi Türkçede en seyrek görülen anlam claylanndan biridir.

ÖRNEK:

Eski dönemlerde ‘’oğlan’’ sözcüğü Türkçede “evlat” anlamındadır; kız ve erkek çocuğunu birlikte anlatır. Günümüzde ise bu sözcük yalnızca erkek çocuk için kullanılmaktadır; sözcüğün anlamı daralmıştır.

6. ANLAM GENİŞLEMESİ:

Bir varlığın bir türünü ya da bir bölümünü anlatan sözcük, zamanla o varlığın bütününü anlatabilir. Bu olaya anlam genişlemesi diyoruz.

ÖRNEK:

“Alan” sözcüğü, Türkçede eskiden beri “düz ve açık yer” anlamında kullanılır. Dil devriminden sonra bu sözcüğün anlamında genişleme olmuştur. “Alan” sözcüğü, Arapça kökenli “saha” ile eşanlamlı kullanılmaya başlanmıştır. Böylece “iş, meslek, araştırma, inceleme” için de “alan” sözcüğü kullanılır olmuştur: Sosyal bilimler alanı, edebiyat alanı, müzik alanı… gibi.

7. ANLAM BAŞKALAŞMASI:

Sözcükler zamanla ilk ve tek anlamını yitirerek bambaşka anlam kazanabilirler. Bu olaya anlam başkalaşması denir.

ÖRNEK:

Bugün “kadının eşi” anlamında kullandığımız “koca” sözcüğü eskiden “yaşlı adam” anlamıyla kullanılıyordu. Yine “endüstri bitkisi” anlamında kullandığımız “tütün” sözcüğü eskiden “duman” demekti; bugün bilinen anlamını kazanmıştır.

ÖRNEK – 1 : (ÖSS – 1895)

Marmara’da her yelken Uçar gibi neşeli
Yukarıdaki dizelerde olduğu gibi, kimi sözler benzetme amacı gütmeden kendi anlamları dışında kullanılır.

Aşağıdaki dizelerin hangisinde, bu örnektekine benzer bir kullanım vardır?
A)    Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl
B)    Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşanırı
C)    Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
D)    Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
E)    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda

ÇÖZÜM:

Soru kökünde verilen dizelerdeki “yelken” sözcüğü, kendi anlamının dışında (“tekne” anlamıyla) kullanılmıştır. “Yelken” ile “tekne” arasında benzetme ilgisi yoktur. Böyle bir kullanım A’da da görülmektedir. A seçeneğinde “hilâl” sözcüğü “bayrak” anlamıyla kullanılmıştır. Bu anlam olayına ad aktarması denir. B, C, D ve E’de ad aktarmasını örnekleyecek bir kullanım yoktur.
Doğru cevap (A) seçeneğidir.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

1 Cevap

  1. bendelimiyim dedi ki:

    Bu yazıdan dolayı Selçuk Erdem (Karikatürist olan evet) beni şikayet etmiş bu nedenle onun karikatürünü içeren kısımları ve konunun atasözü ile ilgili olan kısımlarını kaldırdım.
    Evet eğitim amacıyla hazırladığım bu sayfayı komikbüro şirketi ve sahibi Selçuk Erdem savcılığa şikayet etmiş. Telif hakkı ihlali gerekçesiyle “sözcüklerde anlam olayları” ile ne alakası varsa. Gözlerini toprak doyursun ne diyebilirim ki.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com