Doğu Cahit Kulebi
Şirin Çözümlemesi
Doğu şirri realist bir gözle memleketin doğusuna bakan ve yine onu realist bir üslup ile anlatan bir eserdir.
Memleketçi şairlerimiz uzun yıllar ülke topraklarına ve onun üzerinde yaşayan insanlara daha çok romantik bir nazarla bakmışlar, orada yatan dramları, trajedileri görmeden birer mutlu tablo tasvir etmişlerdir. Millî edebiyat hareketiyle başlayanbmektepten memlekete cereyanı bu kısır bakış açısını kırmış başta Faruk Nafız, Reşat Nuri, Yakup Kadri, Ömer Bedrettin Uşakh olmak üzere birçok şair ve yazar memleketin içinde yüzdüğü gerçekliği eserlerine taşımışlardır;
Doğu şiiri de bir memleketçi şair olan Cahit Külebi’nin realist bakış açısının ürünüdür. Şiirde Doğu’nun geri kalmışhğı sanki bir kadermiş gibi anlatılır. Bu geri kalmışhkta yüzyıllardan beri sürüp gelen idare sistemlerinin olduğu kadar iklim ve coğrafyadan, burada yaşayan insanların tembelliğinden ve aymazlığına kadar bir dizi sebep sayılabilir. Şair geri kalmışlığın, yoksulluğım sebepleri üzerinde durmaz. Emile Zola gibi nazarlarını toplumun üzerinde gezdirir ve gördüklerini olduğu gibi aktarır. Şaire bu izleninılerden kalan koyun sürüsü gibi bit, kili çamaşırlar, deprem ve onun yol açtığı acılar, köpek ve horoz sesleridir. Insanlar Doğu’da kesilmiş koyun başı gibi bakmaktadır. Sevdalar, sıcaklık, yumuşaklık ise bin yıldan beri sevdalarda kalmıştır.
Bu bir durum tespitidir. Şiir 1977’e yayımlanmıştır. Yani geç bir tarih değildir. Bugün de şairin bu manzumede anlattığı Doğu’yu bulmak mümkündür. Bugün de tezekle ısınan, bitlenmiş, yoksul ve bakımsız bir kitleyle karşılaşmak bizleri şaşırtmaz. Zira bu yöre insanı yaşadığı hayatı kader olarak çoktan kabul etmiştir. Eğitim alamndaki gelişmelerle şimdilerde yeni yeni kendi kaderini değiştirmenin yollarım arayan, bu uğurda adımlaradıml bir nesille karşılaşmaktayız.
Ahmet Hamdi Tanpınar da ‘Doğu oturup beklemenin yeridir’ dememiş miydi? O halde bu geri kalmışlığın bu iklim ve coğrafyayla ve bu iklim ve coğrafyanın kendisine benzettiği insanlarla bir ilişkisi olmalıydı. Şair gördüğü manzaranın tahlilini yapmaz. Bu insanların neden bitlendiğini, ısınmak için hâlâ tezek kullandıklarını daima suskunluk ve acı içinde bulanır duklarım araştırmaz.
Doğu bu. Kalmışlık, suskunluk ve acı..