Cumhuriyet Dönemine Kadar Türk Öyküsü

Cumhuriyete Kadar Türk Öyküsü
Bir yandan bu kaynaklardan diğer yandan da Batı örneklerinden beslenen modern Türk öyküsü, hem öyküye hem de romana taşınan birtakım konu ve temaları yeni bir anlayışla dile getirmekte gecikmedi. Giritli Ali Aziz Efendi’nin Muhayyelât’ı, Emin Nihat Bey’in Müsameretname (Gece Hikâyeleri)’si, Ahmet Midhat Efendi’nin Letaif-i Rivâyat tecrübesi ile Namık Kemal’in Hançerli Hanım ve öteki realist hikâyelerden yararlanarak eserlerine vücut verdiler. Bu yazar ve eserlerinin Türk öykü ve romanının temellerini attıklarını söyleyebiliriz. Bu hamleleri Samipaşazade Sezai Bey’in Küçük Şeyler’i ile Nabizade Nâzım’m realist hikâyeleri izledi. Artık bundan sonra hikâye yazarlarımızın denemekten kendilerini alıkoyamaya-cakları bir tür olarak kendisini gösterecektir.
Türk hikâyesinde ikinci büyük hamlenin Halit Ziya Uşaklıgil tarafından yapıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Onun bir hayli hacimli hikâyelerinde hem realist hem de romantik konular ele alınmış, devrinin edebiyat ve sanat anlayışı yansıtılmıştır. Hüseyin Cahit daha çok küçük hikâye türünün ilk örnekleri sayılabilecek kıssadan hisse ve nükteli metinlere imza attı. Mehmet Rauf ise ustası Kalit Ziya’nın bu yolda ikinci sınıf bir izleyicisi oldu. Bu dönemde
Türk hikâyesinin dönüm noktasında şüphesiz aslan payı Ömer Seyfettin’indir. Hem konu ve tema hem dil ve üslup bakımından getirdiği yeniliklerle kendisinden sonraki nesli en çok etkileyen hikâyeci olmuştur. Özellikle öyküye soktuğu tarihsel ve millî konular hikâyemizi yerli malı bir ürün yapma konusunda teşvik etmiştir. Yeni Lisan hareketinin vitrini olan öyküleri memleketimizde ‘insan’ gerçeğini irdeleyen ilk metinler olarak da değerlidir. Onu öyküyü memlekete ve memleketi öyküye sokan Refik Halit Karay, Türkçü çizgisini hiç bozmadan sürdüren Müftüoğlu Ahmet Hikmet, daha çok çağının tanıklığını yapan Yakup Kadri, Halide Edib, Ebubekir Hazım Tepeyran ve Aka Gündüz, eğitim problemlerini öyküye sokan Reşat Nuri Güntekin gibi kalemler takip etti.