Cahit Zarifoğlu hakkında bilgiler

İslâmi söylemin önemli bir temsilcisi olan Cahit Zarifoğlu (1940-1987), edebiyat dünyasında İkinci Yeni tarzındaki şiirleriyle tanınmaya başlar. Fakat içerik itibariyle İslâmi kaynaklara yöneldiği için onlardan ayrılır. Maraş gibi şiir kültürü zengin olan bir muhitte Erdem Beyazıt, Akif İnan ve Rasim Özdenören’in oluşturduğu bir arkadaş grubu içerisinde edebiyatla yüzleşmesi onun için büyük bir şanstır.
Zarifoğlu’nun hayat karşısında rindane bir duruşu vardır. İçe dönük kişiliği eserlerinin dünyasına da yansımıştır. Kapalı ve kilitli bir şiir diline sahiptir. Bu dil anlayışıyla İslâmi muhtevayı birleştirerek labirent izlekli şiirler yazar. Onun şiirleriyle birlikte çok yüzlü ve zengin bir dünyanın eşiğinden içeriye gireriz. Zarifoğlu, Menziller (1911) kitabıyla birlikte İslâmi düşünceyi öncele-meye başlar. Son kitabı Korku ve Yakarış adlı şiir kitabında Hıristiyan varoluşçu düşünür Sören Kierkegaard’ın etkisini; yaşam, ölüm, tutsaklık, günah, kaygı ve rahmet kavramları ile açımlayan Zarifoğlu, şiirine lirik niteliğini kaybetmeden evrensel nitelikli düşünsel unsurları da ekler. Sezai Karakoç, Cemal Süreya ve Attilâ İlhan etkilerini aşarak üslubunu kuran şairin kendine özgü bir sesi vardır; evrensel öze ulaşması bakımından başarılıdır. Bu kitabında, İslâmi teklifler kendisini içten içe hissettirmektedir. Bütün zenginliğine rağmen onun ilk kitabından son kitabına doğru söylem düzeyi bakımından bir düşüş görülür. Konuyla ilgili Mustafa Ay doğan’m açıklaması şöyledir: “Denilebilir ki Zarifoğlu şiiri zaman içerisinde aşağıdan yukarıya bir gelişme seyri değil, yukarıdan aşağıya bir düşüş seyri takip eder.” (Aydoğan 2001: 207)

Çocuk sevgisi ve terbiyesi şiirlerinin baş tacıdır. Büyük İslâm coğrafyasındaki “bütün inananlar”ı kucaklamak ve bütün inananların birlikteliği onun şiirlerinin ana temidir.

Şiirlerinde hiçbir şekil endişesi yoktur. Hatta zaman zaman tipografık şiir yazmak amacıyla şiirin biçimsel öğelerinde büyük değişiklere gider. Şiirlerini dört kitapta toplamıştır: İşaret Çocukları (1967), Yedi Güzel Adam (1973), Menziller (1977), Korku ve Yakarış (1985)

Sevmek de yorulur

Bir adam bir kadın var içimde iyice anladım
Bana bunu sessizce anlatıyorlardı
Bir yerde onların yönlerinden
alımlı bir zarf katlanmıştı uzaktaki
bulvarların geceye vurdukları
çağırmasız kır günlerini zararsız akrepleri
uzunlamasına yaşayıp yatay bir çocukla kalkan
bir sürü alışkanlıklar taşıyan
insanlığımızı gülüşü yalnızlar çarşısında
çağrılmış gümüş seslerini aynadaki yüzlerin
başkası sevsin diye en seçkin yerine
bir şal gezdirirdi
İnsanlığımıza bir şey getirirdi yalnızlarla

Bir sen varsın hep saçların ağzın
Bir merdiven hücresinde
uzak çağrışımlarla koşardın ya bensem
seni sonsuz gelişinle
saçından tanıyor gülüşünden kaçıyor
eğilip başını içlerimden geçtiğin zaman
uzağa bir yolcuya karşı çıkar gibi
Artık gecikmiş alışıldığım gidişinle
davranılmaz üstünde durulmaz
hiçbir tüfeğe gelmez bir kekliksem

Yüzün soygundan geçmiş öyle bir yerde
durmuş ki bakışın boynun bozgun
üstünden bir nehir geçer gibi
ya gecedir ondan ya bulanık sudan
bir hasta gibi ağrımaktasın

Gelişini aldım onu nasıl harcadım
Denizden bunalıp okyanusa
Selâm çakan vapurun
Sevindik adımına birden parka çekildik
Ve birden nasıl bayram bıyıklı
Bir yaylım herkesin yaydığı bir merhabayla
Eğip başını içlerimden gittiğin zaman
Uzağa bir yolcuya çıkar gibi

Selini üstüme çektin önce
camdan bir mektup dolabının
üstüste sayısız koridorunu yüzüme yakın
başını duvara değdirmiş bir benzetişle
josef ka benzeri bir bakışındı
ya da konuşmayı kesip aman sen
öyle bir gittin ki benimle

Piknik beni sana verdi önce
Gelişen güneş yalnızlıktan bir göze
Eski ellerin
Ve çağlarınla bir şeye uzanmış etin
Ve hançerinle zamana saf durmuş
Son gidişindir bu

Bunların hepsi beni çağırıyorlar sevinçlerimden
Biri denizdir uzun boylu gürültüsüyle
zaten hangisi kavak zürafası değil
biri bütün yan odaları bekler
kuşkulu geçer camlardan
ve bırakır yerini bir koridor bekçisine

Haydi sen bütün onlara git benimle
Son sigaramdın
Gidişin antinikotin
Birden bir şey mutlu eşit piyano çalıyor
Elleri iki çeşit durgun
Gerçi çıkmıyor gelenlerin karanlığa duranların
Suya inen sesleri

Tam şimdi denizinle
bir çakıl taşına yaklaşıyor
kuma çok yakın bütün kesitlerinle
bakıyor ve bunalıyorsun

 

Tam şimdi ipe koşan
beni elleriyle alkışlayan
ağrıyan bir gün geliyor

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com