Osmanlıca, Zülfün ol sünbül durur kim afitab üstündedir

Merhaba sevgili Osmanlıca severler ve sitemizin Osmanlıca Metin takipçileri. Yine sizlerle Osmanlıca bir metin paylaşacağız. Beğeneceğinizi umuyorum. Osmanlıca şiir okumak, yalnızca bir dil pratiği değil; aynı zamanda kadim bir edebî zevkin izini sürmektir. Bu  sayfada, Cem Sultan’a ait incelikle örülmüş bir gazelin hem Osmanlı Türkçesiyle orijinal metni hem de beyit beyit açıklanan kapsamlı bir tahlili yer alıyor. Divan edebiyatı geleneğinin nadide şairlerinden biri olan Cem Sultan, şiirlerinde sadece aşkı değil, talihsiz yazgısını, estetik duygusunu ve mistik dünyasını da satır aralarına ustalıkla işler.

Bu tür Osmanlıca metinleri sesli ya da sessiz olarak okumak, kelime hazinesini geliştirdiği gibi, metin çözümleme yeteneğini ve edebî duyarlılığı da artırır. Aynı zamanda Osmanlı Türkçesi harfli yazıya aşinalık kazandırır; dil bilgisi, anlam örgüsü ve estetik algı birlikte gelişir. Bilhassa şiir gibi yüksek anlam yoğunluğuna sahip metinler, hem gönle hem zihne hitap eder. Bu pratikler, yalnızca öğrenciler için değil; öğretmenler, araştırmacılar ve edebiyatseverler için de son derece verimlidir.

Cem Sultan’ın aşağıda yer alan gazelini hem Osmanlı Türkçesiyle okuyarak dil becerinizi geliştirebilir, hem de hemen ardından gelen açıklamalarla beytlerin derin anlam dünyasına birlikte inebilirsiniz. Her bir beyitte farklı bir mecaz, farklı bir estetik duruş, farklı bir tasavvufi veya aşkî boyut saklı. Bu yolculuk, sadece bir metin çözümlemesi değil, aynı zamanda geçmişle bugünü bağlayan bir edebî köprüdür.

Cem-Sultan-Z-C3-BClf-C3-BCn-20ol-20s-C3-BCnd-C3-BCl-20kim-20aftab-20-C3-BCstinded-C3-BCr-300x151 Osmanlıca, Zülfün ol sünbül durur kim afitab üstündedir

Cem Sultan Divanından. s124

Zülfün ol sünbül-dürür kim âf-tâb üstindedür
Dişlenin ol lü’lü’ kim yâkût-ı nâb üstindedür

Mushaf-ı hüsnüne yüz sürelden ly dil-ber yüzüm
Levha-i zerrfhe benzer kim kitâb üstindedür

Yüzüne zülfün nikâb oldukça ko ağlayayın
Yaraşur iy sîm-ten müşgîn nikâb üstindedür

Ah kim uyarmadı baht-ı siyahtım zülf-i dost
Niçe kim ol nergis i mest-ane h ab üstindedür

Ne keramet gösterür gözle bu zülf-i hırka-puş
Kim salup seccadesin her lahza âb üstindedür

Kaşlarun tâki kemend—i zülfün üzre sanasın
Sâye-bân-ı anbenn müşgîn tınâb üstindedür

Mahşer—i zülfi hisâbı sen kıyâmet-kâmetün
Hey ne müşkildür ki Cem dahi hisâb üstindedür

Cem Sultan’ın Zarif Kaleminden Bir Gazel: Güzellik Kitabının Sayfalarında

Kaynak: Cem Sultan Divanı, s. 124

Giriş

Cem Sultan, yalnızca bir şehzade değil, aynı zamanda divan edebiyatının sanatkar bir neferidir. Talihsiz bir siyasî kaderin ortasında, sanatıyla kendi varlığını inşa etmiş, “taht” ile “tahtıhayal” arasında bir köprü kurmuştur. Onun şiirleri, sadece bir aşkın veya güzelliğin tasviri değil, aynı zamanda sürgün bir ruhun içli serzenişidir.

Şimdi gelin bu ince dokulu gazeli birlikte adım adım çözümleyelim:

1. Beyit

Zülfün ol sünbül-dürür kim âf-tâb üstindedür

Dişlenin ol lü’lü’ kim yâkût-ı nâb üstindedür

Sevgilinin zülfünü, güneşin üzerine düşmüş sünbüle (yani iri başaklı, hoş kokulu bir çiçeğe) benzetiyor. Sanki o zülfe, altın sarısı bir ışık düşmüş. Dişleri ise, yakut üzerine yerleştirilmiş inci gibi. Burada hem “zıtlık” hem de “ahenk” var: siyah zülf-güneş, beyaz inci-kırmızı yakut…

Sanatlar:

  • Teşbih: Zülf = sünbül, diş = lü’lü’ (inci)

  • Mübalağa: Güneşin üstünde zülfe benzetme ile güzellikte erişilmezlik anlatılır.

2. Beyit

Mushaf-ı hüsnüne yüz sürelden ey dil-ber yüzüm

Levha-i zerrîne benzer kim kitâb üstindedür

Ey sevgili! Yüzüm, güzellik kitabın olan simana sürülmekte. Bu hâl, altın varaklı levhanın Mushaf’ın üzerine yerleştirilmesine benzer. Yani sevgilinin yüzü kutsal bir kitaptır; âşık ise yüzünü o kitaba sürerek bir ibadet gerçekleştirir.

Sanatlar:

  • İstiare: Güzellik kitabı → sevgilinin yüzü

  • Teşbih: Aşık yüzü = altın levha

  • Tasavvufi Alt Katman: Sevgili yüzü, Allah’ın tecellisi gibi kutsaldır; âşık ise mest ve secdededir.

3. Beyit

Yüzüne zülfün nikâb ol oldukça ko ağlayayın

Yaraşur ey sîm-ten müşgîn nikâb üstindedür

Zülfü yüzünü örttüğü sürece ben ağlamaktan başka ne yapayım? Ey gümüş tenli sevgili! Bu misk kokulu örtü (nikâb), o yüze yaraşır. Hem güzellik gizlenmiş hem de âşığın ıstırabı perçinlenmiş…

Sanatlar:

  • Tezat: Güzelliğin örtülmesi vs. aşkın coşması

  • Mecaz: Nikâb = zülfü perdelik

  • Epik Görüntü: Misk kokulu siyah örtü, hem maddi hem manevi bir perde

4. Beyit

Âh kim uyarmadı baht-ı siyahtım zülf-i dost

Niçe kim ol nergis-i mestâne khâb üstindedür

Bahtım o kadar kara ki, sevgilinin sarhoş nergise (göze) benzeyen bakışı uyurken bile beni uyarmadı. Bu beytin arkasında bir sitem ve kadere atıf var. Nergis, hem bakışı hem de güzellikteki asaleti simgeler.

Sanatlar:

  • Tezat: Uyuyan gözün uyarıcı olmaması

  • Tevriye: “baht-ı siyah” hem kara kader hem de sevgilinin zülfünün gölgesi

  • İstiare: Mestâne nergis = mest bakışlı göz

5. Beyit

Ne keramet gösterür gözle bu zülf-i hırka-pûş

Kim salup seccâdesin her lahza âb üstindedür

Bu hırka giymiş (yani zahidâne, tasavvufi imaları olan) zülfe bak gözle! Her an secdeye kapanıyor, seccadesini suya seriyor. Bir zülfün secde edişi nasıl olur? İşte burada şiir, mistik bir manaya açılır: Sevgilinin zülfü derviş gibi, tevazu içinde su üzerinde ibadet eder gibi kıvrılır…

Sanatlar:

  • Kinaye: Hırka-pûş zülf = tasavvuf ehli gibi

  • İstiare: Zülf = derviş, su = secde mekânı

  • Tasavvufi Derinlik: Tevazu, zülfün yere değmesiyle temsil edilir.

6. Beyit

Kaşların tâki kemend-i zülfün üzre sanasın

Sâye-bân-ı anbârîn müşgîn tınâb üstindedür

Kaşlarının yay biçimi, sanki zülfünün kementinin üzerine kurulmuş bir gölgelik gibi. Burada zülf, kement (aşk tuzağı), kaş ise gölge düşüren tavan gibidir. Aşık, bu yapının tam ortasında esir düşmüştür.

Sanatlar:

  • Teşbih: Kaş = gölgelik, zülf = kement

  • Hayalî Yapı: Gölgelik-tavan gibi zülf ve kaştan oluşan mimari betimleme

  • Anlam Derinliği: Aşık için bu, hem korunak hem hapistir.

7. Beyit

Mahşer-i zülf-i hisâbı sen kıyâmet-kâmetün

Hey ne müşkildür ki Cem dahi hisâb üstindedür

Senin kıyamet boyun, zülfünün mahşeri; yani bir güzellikte bile hesap günü yaşanıyor! Ey sevgili, senin zülfün âşıklar için mahşer yeridir; herkes orada hesaba çekilir. Nitekim ben Cem de o hesaptan nasibimi almışım!

Sanatlar:

  • İstiare: Zülf = mahşer; kâmet = kıyamet

  • Tezat: Aşk – mahşer ilişkisi

  • İroni: Kıyameti andıran güzellik, âşığın en büyük azabıdır.

Sonuç

Cem Sultan’ın bu gazeli, dıştan bakıldığında bir güzelliğin övgüsüdür; fakat beytlerin derinliklerine indikçe karşımıza bir aşkın metafiziği, bir kaderin melankolisi ve tasavvufî bir boyut çıkar. Her beyt, bir semboller geçididir. Zülf, yalnızca saç değil; karanlık, esaret, kader ve ibadetin metaforudur. Aşık, yalnızca seven değil; kurban, mürid ve şehittir.

Bu gazel, bir hükümdar adayının kalbinden dökülen nağmelerle, estetik ve anlamın mükemmel bir birleşimi olarak divan edebiyatında parıldamaktadır.

Yorum gönder