
Mecmuat’in Nezair’den Necati Bey’in Gazeline Yazılmış (5485) Nazire Tahlili
Divan edebiyatının zarif dünyasında bir nazîre bazen bir çağrıdır, bazen bir selam, bazen de bir meydan okumadır. Bu yazıda, klasik şiirin en köklü geleneklerinden biri olan nazîrecilik üzerinden yola çıkarak; gazel türü, aruz vezni, ve Mecmû‘atün Nezâ’ir adlı önemli edebî derleme hakkında kapsamlı bilgiler sunuluyor. Elimize ulaşan anonim bir nazîre şiirini hem Türk Dili ve Edebiyatı açısından inceliyor, hem günümüz Türkçesine çeviriyoruz, hem de şiirin şekil özelliklerini, veznini ve türünü detaylı biçimde analiz ediyoruz. Şiirin, Necâtî Bey gibi divan şiirinin usta kalemlerine yazılmış olması, konuyu daha da anlamlı ve edebî kılıyor.
🔍 Beyit Beyit Açıklama ve Günümüz Türkçesi
1.
“Nazîre-i Necâtî Mecnûn ki gezdi vâdi-i hicrânı serseri
‘Işkını başa ütemedi ol yaban eri”
Günümüz Türkçesi:
Necâtî’ye yazılmış bir nazîredir bu; Mecnun gibi ayrılık vadilerinde deli divane gezen bir âşıktır o.
Ama aşkını bir düzene koyamadı, aşkın hakkını veremedi o yabani adam.
Açıklama:
Burada Mecnun imgesiyle meczupluğa varan bir aşk anlatılırken, aynı zamanda bir nazîrenin yazıldığına dair açık bir gönderme yapılır. Necâtî’nin meşhur şiirine cevaben yazılmıştır. Şair, aşkı yaşayamayan ama aşk içinde yitip giden bir karakteri tasvir eder.
2.
“Hicrân esirine sögetur sen ki dûstum
Vâcib degül mi hayr ile anmak ölenleri”
Günümüz Türkçesi:
Sen benim dostumsun, ama bu ayrılık esirine neden taş atarsın?
Ölenleri hayırla yâd etmek gerekmez mi?
Açıklama:
Burada, muhtemelen bir eleştiriye cevap verilmekte. Aşktan deliye dönmüş, manevi olarak ölmüş bir âşığı karalamak yerine, ona merhametle yaklaşmak gerektiği vurgulanır. “Ölenleri hayırla anmak vaciptir” düşüncesiyle sufî bir hoşgörü havası sezilir.
3.
“La’l-i lebüne cân ile dil müşterî iken
Bâzâr idersen ey boyı şimşâd elün beri”
Günümüz Türkçesi:
Dudaklarının mercanına (güzelliğine) hem can hem de gönül talipken,
Eğer sen o dudakları pazara çıkarırsan, ey selvi boylu güzel, el çek benden!
Açıklama:
Aşk pazarı imgesiyle, sevgilinin güzelliğini değersizleştirmesi eleştiriliyor. Şair, sevgilinin dudaklarına canı ve gönlüyle talip olduğunu söylerken, o güzelliğin alenileştirilmesini küçültücü buluyor.
4.
“Hurşîde gözün üzre kaşun vardur dimez
Sen pâdşâh-ı hüsnsin ol bir kalenderi”
Günümüz Türkçesi:
Güneş gibi olan gözlerinin üzerinde kaşın var demiyor kimse;
Sen güzelliğin padişahısın, o (güzelliği fark etmeyen) biri kalenderdir zaten.
Açıklama:
Burada da sevgilinin olağanüstü güzelliği övülür. Ancak herkes bu güzelliği göremez; onu görmeyenlere “kalender” (dünya işlerinden elini eteğini çekmiş biri) diyerek ironi yapılır.
5.
“Benzer nigâra diyü be-gâyet uçurdılar
Kendözini yitürse ‘aceb olmaya peri”
Günümüz Türkçesi:
Onu güzellere benzetip göklere çıkardılar;
Ama kendi benliğini kaybetse, şaşırmam; çünkü o bir peri gibi zaten.
Açıklama:
Güzelliği yüceltilmiş bir sevgiliden bahsedilir. Peri benzetmesi, olağanüstülüğü vurgular. Sevgilinin kendi benliğini kaybetmesi bile doğaldır; çünkü o insan-üstü bir varlık gibidir.
6.
“Îksîr-i ‘ışk ile işin altun iden yener
Ta’yîb iden hamâkat ider kîmyâgeri”
Günümüz Türkçesi:
Aşkın iksiriyle işleri altına dönüştüren kişi kazanır;
Ama onu ayıplayan kişi, aptallık eder; çünkü o (aşkla uğraşan) bir kimyagerdir.
Açıklama:
Aşk burada “iksir” olarak sunulmuş; yani değersizi değerli kılan bir cevher gibi. Aşkla meşgul olan, ruhunu arıtan bir kimyager gibidir. Onu küçümseyen ise akılsızdır.
7.
“El çek boşadun ise zenini zemânenün
Olmak gerek Necâtî kişi sözinün eri”
Günümüz Türkçesi:
Eğer zamanın kadınıyla bağını kopardıysan elini çek artık;
Necâtî gibi olmak gerek; yani sözünün eri olmak gerek.
Açıklama:
Dünya nimetlerinden (özellikle kadın sembolüyle anılan süs ve güzellikten) vazgeçen kişi için artık sözünde durmak ve özüyle uyumlu olmak öğütleniyor. Necâtî, burada hem örnek alınan bir şair hem de sözünün eri bir kişi olarak sunulur.
📜 Edebi Yönüyle Değerlendirme
-
Nazîre Geleneği: Bu şiir, doğrudan “Nazîre-i Necâtî” dizesiyle başlıyor ve bu edebi türün bir örneği olduğunu açıkça belirtiyor. Nazîre, genellikle bir ustaya saygı ve onun yolundan gitme anlamı taşır.
-
Mazmunlar: Mecnun, vadi-i hicran, la’l, şimşad, hurşid, peri, iksir, kimyager gibi klasik divan edebiyatı mazmunları (klişe imge ve simgeleri) şiir boyunca ustaca işlenmiş.
-
Aşk ve Tasavvuf: Hem dünyevi aşk hem de tasavvufi göndermeler var. Kalender, kimyager, iksir gibi sözcükler, mistik bir bakışın şiire yedirildiğini gösteriyor.
-
Dil: Arapça-Farsça tamlamalarla bezeli ağır bir Osmanlıca kullanılmış. Ancak mazmunlar yerli yerinde, anlatım sağlam.
🌹 Sonuç ve Günümüz İçin Yorumu
Bu şiir, sadece bir aşk hikâyesi değil; aynı zamanda bir edebi duruşun, bir şiir geleneğinin devamı olarak okunmalı. Divan edebiyatı geleneğinde Necâtî Bey gibi büyük şairlerin izini sürerek yazılmış olan bu nazîre, hem içeriğiyle hem de biçemiyle zenginlik sunuyor.
Günümüzde bu tarz şiirler, duyarlılığı, kelime işçiliği ve metafizik derinliğiyle hâlâ ilham verici. Çünkü aşk, zamanın ötesinde yankılanan bir duygudur — tıpkı burada olduğu gibi.
📚 1. Eserin Türü Nedir?
Bu eser, klasik Divan Edebiyatı’nda sıkça görülen gazel nazım şekliyle yazılmış bir nazîredir.
🔹 Nazîre nedir?
Nazîre, bir şairin başka bir şairin şiirine aynı ölçü, kafiye düzeni ve nazım şekliyle cevap vermesi, onu taklit etmesi veya ona övgü mahiyetinde yazmasıdır. Bu şiir de Necâtî Bey’in bir gazeline yazılmıştır, zaten ilk mısra bunu açıkça belirtiyor:
“Nazîre-i Necâtî Mecnûn ki gezdi…”
🔹 Nazım Şekli: Gazel
Gazel; genellikle 5–15 beyit arasında olan, aşk, ayrılık, güzellik, hayatın geçiciliği gibi temaları işleyen klasik bir nazım şeklidir.
Şiirin kafiye düzeni de bu türü doğruluyor:
Kafiye düzeni:
aa / ba / ca / da / ea / fa / ga
→ Bu da gazel formunun tipik düzenidir.
📏 2. Eserin Aruz Vezni Nedir?
Şiirin mısralarını incelediğimizde, aruz kalıbı olarak şunu tespit ediyoruz:
“Mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün”
(= فَعُولُنْ فَعُولُنْ فَعُولُنْ فَعُولُنْ )
Yani bu gazel, “Revvînli (tam kalıplı) musarrah gazel” özelliği gösteriyor ve “Mefâîlün x4” kalıbıyla yazılmıştır.
🔍 Örnek Aruz Tahlili
İlk beyiti ele alalım:
“Nazîre-i Necâtî Mecnûn ki gezdi vâdi-i hicrânı serseri”
Bu mısrayı duraklara ayıralım:
Na-zî | re-i | Ne-câ | tî Mec | nûn ki | gez-di | vâ-di-i | hic-râ-nı | ser-se-ri
Bunu hecelerin uzun-kısa (açık-kapalı) durumuna göre okuduğumuzda:
Mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün
Yer yer “imale” (uzatma) veya “zihaf” (kısaltma) gibi aruzun doğal özellikleri kullanılmış olabilir ama genel kalıp bozulmamış.
✅ Sonuç
Özellik | Değer |
---|---|
Nazım Şekli | Gazel |
Tür | Nazîre (Necâtî Bey’in gazeline) |
Aruz Vezni | Mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün |
Kafiye Düzeni | aa / ba / ca… (Gazel kafiye sistemi) |
📘 MECMÛ‘ATÜN NEZÂ’İR NEDİR?
✅ Kısa Tanım:
Mecmû‘atün Nezâ’ir, kelime anlamı olarak:
-
Mecmû‘a: Derleme, antoloji,
-
Nezâ’ir: Nazîreler, benzer şiirler
Yani, bir şairin veya birçok şairin yazdığı, başka şairlerin gazellerine nazîre olarak kaleme alınmış şiirlerin toplandığı bir antolojidir.
🧾 Tarihî ve Edebî Arka Plan
📜 Nezâ’ir Geleneği:
Divan edebiyatında, özellikle 15. yüzyıldan itibaren şairler, usta kabul edilen şairlerin gazellerine nazîre yazarak hem edebî kudretlerini göstermek hem de o geleneğe bağlılık sunmak isterlerdi.
Bu şiirlerin bir araya getirildiği derlemelere ise nezâ’ir mecmuaları denirdi. Bu mecmualar, hem şairlerin etkilerini hem de dönemin edebî ilişkilerini belgeleyen kaynaklardır.
🧿 MECMÛ‘ATÜN NEZÂ’İR’İN ÖZELLİKLERİ
Özellik | Açıklama |
---|---|
📅 Tarih | İlk örnekleri 15. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanır. En sistemli ve meşhur olanları 16. yüzyılda derlenmiştir. |
✍️ İçerik | Her bir nazîre, genellikle hangi şairin hangi gazeline yazıldığı belirtilerek verilir. Başta Necâtî, Fuzûlî, Bâkî gibi klasiklerin gazellerine yazılmış yüzlerce nazîre bulunur. |
📚 Kaynak Niteliği | Bu mecmualar, bazı şairlerin divanlarına girmemiş şiirlerini içerdiğinden dolayı birincil kaynak değeri taşır. |
🧩 Edebi Türler | Genellikle gazel biçiminde yazılmış nazîreler yer alır, ama kaside, kıt’a gibi başka türlere de rastlanabilir. |
🗂️ Tasnif | Genellikle alfabetik ya da şair adına göre düzenlenmiştir. |
📍 Bilinen Önemli Nezâ’ir Mecmuaları
-
Mecmû‘atü’n-Nezâ’ir (Süleymaniye Kütüphanesi, Nuruosmaniye 3849 nolu yazma)
-
16. yüzyılın başlarında derlendiği düşünülüyor.
-
Necâtî, Hayâlî, Zâtî gibi şairlere yazılmış yüzlerce nazîre yer alır.
-
-
Nev‘îzâde Atâî’nin Hamse’si içinde geçenler
-
Bazen nazîreler hamse ya da tezkirelerde de yer alabilir.
-
-
Modern Yayınlar
-
Bu mecmuaların bazıları günümüzde doktora tezleriyle ya da kritik basımlarla yayınlanmıştır. Örneğin:
Nihat Sami Banarlı’nın, Nezâ’ir geleneğiyle ilgili öncül çalışmaları bu alanda önemlidir.
-
Yorum gönder