Milli Edebiyat Açısından Batıcılık Akımı

Osmanlıcılık, İslâmcılık ve nihayet Türkçülük akımlarından sonra siyasal hayatımıza bir kurtuluş reçetesi olarak sunulmasa da Batıcılık düşüncesi bir alternatif olarak kendisini hissettirmiştir. Tanzimat’la birlikte başlayan ve resmî bir hüviyet kazanan Batılılaşma hareketi zaman içerisinde kendi muhiplerini yaratmakta gecikmedi. Başlangıçta medenileşme ve Batılı ülkelerin eriştiği sosyal hayat standartlarına kavuşmak biçiminde monden ve alafranga bir gayeyi dillendirirken daha sonra kültür, sanat, edebiyat, ticaret, askerî ve öteki alanlarda kurumlaşmaya kadar giden bir arzu ve hedefi temsil eden bir Batılılaşma hareketi gözlemlenir. Kimi çevreler Batımn tekniğini almak ve irfanını, kültürünü dışarıda bırakma şeklinde bir gümrük uygulamasıyla meseleye sıcak bakarken (Mehmet Âkif, Ziya Gökalp vd.) bir kısım aydınlar da kayıtsız şartsız Batılılaşma modelinden yana olduklarım dillendirmişlerdir. Bunlar arasında Promete şiirini yazarak Türk gençliğine gidilmesi gereken yolu gösteren Tevfik Fikret (1867-1915) ve İçtihad adlı uzun soluklu bir mecmuayı yaşatmayı başaran Dr. Abdullah Cevdet (1869-1932) vardır. Onların yanında Kılıçzade Hakkı (1872-1960) pozitivist ve sosyalist fikirleriyle Baha Tevfik (1881-1916) adlarına da zikretmek yerinde olur.

Türkiye’deki Batıcılık fikri Millî Mücadele yıllarında İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi Batı hayranlığım aksettiren demeklerini kurulmasına ve İngiliz, Amerikan mandasım isteyecek kadar kendi gücünden habersiz bir teslimiyet içinde ifrata varmış bir manzara sergilerler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com