Lozan Antlaşması

Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923’de İsviçre, Lozan’da Beau-Rivage Palace’da imzalandı. Antlaşma 1920’de imzalanmış olan Sevr Antlaşması’nı geçersiz kıldı ve yerini aldı. Bu antlaşma ile bugünkü Türkiye ve Yunanistan’ın sınırları belirlendi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgelerinden biri olan antlaşma, Türk tarihi açısından bir dönüm noktası niteliği taşımaktadır. Bazılarının savunduğu “Lozan Hezimettir” tezinin aksine Lozan büyük bir başarıdır. Sevr Anlaşması ile sadece iç anadolunun küçük bir kısmında sıkışıp kalmış Türk yurdunu bugünkü sınırlarına kavuşturan anlaşmadır. Sevr anlaşması Osmanlı hükümeti tarafından imzalanmıştır. Ülkeyi baştan aşağı düşmana teslim eden bu anlaşma Lozan ile birlikte ortadan kalkmıştır.
I. Dünya Savaşı sonrasında itilaf devletlerince Osmanlı Devleti‘ne imzalatılan Sevr Antlaşması neredeyse devleti haritadan silmiş ve egemenliğini ciddi biçimde sınırlayan hükümlere yer vermiştir. Milli Mücadele’ye başlayan Türk ulusu savaş meydanında büyük bir zafer kazanmış ve bunu Lozan’la siyasi ve hukuki alanda tescil etmiştir.
Lozan barış görüşmeleri 8 ay sürmüş ve Türk tarafının kayıtsız şartsız bağımsızlık talebi nedeniyle çetin geçmiştir. Görüşmelerde Türkiye’yi temsil eden İsmet Paşa başkanlığındaki heyetin bu haşandaki rolü büyüktür.
Lozan Antlaşması, pek çok yönden önem taşımaktadır. Öncelikle, Türkiye’nin bağımsız ve eşit bir devlet olarak uluslararası topluma kabul edilmesi sağlanmıştır. Lozan’la Misak-ı Milli hedeflerine çok büyük ölçüde ulaşılmıştır. Lozan Konferansı sırasında kapitülasyon olarak nitelenen ve ülkenin iç işlerine karışma yetkisi veren ayrıcalıklar uzun süre tartışılmıştır. Sonuçta kapitülasyonların kaldırılması ve borçlarının ödenmesinin makul bir takvime bağlanması kararlaştırılmıştır. Antlaşma, bu açıdan bir ekonomik bağımsızlık belgesi olma özelliğine de sahiptir.
Ayrıca, Lozan, yaklaşık yüzyıldır devam eden Türk-Yunan çatışmasını sona erdirerek, ulaşılan barışla iki ülke arasında bir denge oluşturması bakımından da önem taşımaktadır.
I. Dünya Savaşı sonunda galip güçlerce dikte ettirilen ve ağır şartlara sahip barış antlaşmaları II. Dünya Savaşı’na zemin hazırlarken, Lozan’da karşılıklı pazarlıkla barışın güvencesini oluşturan bir düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle, Savaş’ı bitiren antlaşmalar içinde halen uygulanan “Yurt’ta, Sulh. Cihan’da Sulh” ilkesine sadık kalması ve Lozan Antlaşmasının hükümlerinin uygulanmasında da bu ilkeyi gözetmesinin rolü büyüktür.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri, Lozan Antlaşmasında da yer almıştır. Buna göre, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün oluşturan Türkiye’de yaşayan ve Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes eşit ve aynı haklara sahip Türk ulusunu oluşturmaktadır. Antlaşmada Türkiye’de yaşayan Hıristiyan kökenli Rum ve Ermeniler ile Museviler azınlık olarak tanımlanmış ve mal, mülk ve ibadet hakları güvence altına alınmıştır.
Antlaşma ile Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesi yapılmasına karar verilmiş, bunun sonucunda 1924 yılında yaklaşık bir milyon Hıristiyan-Rum Yunanistan’a, beş yüz bin Müslüman-Türk de Türkiye’ye göç etmiştir.
Lozan Osmanlı tarafından imzalanan Sevr’i ortadan kaldıran anlaşmadır. Kanuniden sonra başlayan geri çekilmeden sonra ilk defa toprak kazandığımız belgedir. 100 yıl dolunca sona ermeyecektir. Ayrıca gizli maddeleri falan da yoktur.