Aşiyân-i mürg-i dil, zülf-i perişânundadur, şiir tahlili

Bu yazıda Fuzuli’nin aşiyan-ı murgu dil zülfi perişanındadır diye bilinen Fuzuli divanından 85 numaralı gazelin tahlilini paylaşacağız. Önce vezni bulalım.

Vezin: Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün.

Önceki yazıda aşiyan-ı murgu dil züfil perişanındadır gazelinin Osmanlıca metnini günümüz Türkçesine çevirmiştik.

Aşiyân-i mürg-i dil, zülf-i perişânundadur
Kande olsam ey peri, gönlüm senün yanundadur

Ey sevgili. Gönül kuşunun yuvası, saçlarının içindedir. (Sevgili saçlarını topuz yapar ve konulacak bir kuş yuvasını andırır. İşte saçının o hali ve o yuva, âşığın gönül kuşunun yuvasıdır.) Ve ey sevgili, ben nerde olursam olayım, gönlüm senin yanındadır. (Dizinin dibinde sana Yemen kadar uzak değilsem eğer, bu, Yemen’de de olsam, dizinin dibi kadar sana yakınım demektir. İster çok uzaklarda yaşa, isterse kilometreler girsin araya, ey sevgili, sana uzak değilim ki. Gözlerinin daldığı yerdeyim…)

Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcumdan tabîb
Kılma derman kim helâkim zehri dermânumdadır.

Ey tabip. Ben, aşk derdinden mecnunum. Bana ilaç vermekten vazgeç. Çünkü benim derdim, dermânımdır. Derdim, bana güç veren, beni ayakta tutan, yaşadığımı hissettiren şeydir. Beni öldürecek olan zehirse, senin ilâcındır. Çünkü gönlümdeki aşk ateşi söndüğünde, artık bu gönül’ün bir anlamı kalmamıştır. Artık hiçbir işe yaramaz. Ey tabip, benim derdimin ilacı, derdimin kendisidir. Ben derdimden hoşnutum. Ben sevgiliye senden gelen her dert başım üzre diye ahd verenlerdenim. Ben, ey sevgili, lütfun da kahrın da hoş diyen âşıklardanım. Ben Kabe’de “bana Leyla’yı unuttur!” diye dilek sunmak yerine “Derdimi artır!” diyen bir kalbin Kevser’iyim. O halde hoşnut olduğum ve artık gönlümün ayrılmaz bir parçası olan derdime dokunma! Çünkü benim devâm, derdimde gizli…

Çekme dâmen nâz idüp üftâdelerden vehm kıl
Göklere açılmasun eller ki dâmânundadır.

Nazlanarak düşkünlerin eteğini çekme. Eteğine sarılıp yalvaran ellerin göklere açılıp bedduâ etmesinden sakın. (Unutma ki cehennem, âşığı ağlatan kalpsiz sevgililerle doludur. Eziyet ettiğin bu gönül, nerden biliyorsun, Tanrı çok seviyordur. Bu yüzden sadece mazlûmun değil âşığın bedduasından da sakın!)

Mest-i hâb-i nâz ol cem et dil-i sad pâremi
Kim anun her pâresi, bir nevg-i müjgânundadur

Naz uykusuna dal, gözlerini kapa ve kirpiklerini bir araya getir ki yüz parça olan gönlüm de derlenip toparlanabilsin. Kirpiklerini birleştirdiğin gibi ben de yüz parçaya bölünen kalbimi birleştirmek için içimde istek bulunsun. Çünkü gönlümün her parçası, senin kirpiklerinin ucunda asılı.

Bes ki hicrânundadur hâsiyet-i kât’i hayât
Ol hayat ehline hayrânem ki hicrânundadur

Madem ki ölüm denilen olayın doyulmaz zevki, ancak senden ayrı düşmekle yaşanabilirmiş, o halde senden ayrı oldukları halde bu zevki tatmayan, yani hâlâ yaşayanlara ve onların aşklarına şaşırıyorum.

Ey Fuzûlî, şem’ tek mutlak açılmaz yanmadan
Tâblar kim sünbülünden rişte-i cânundadur

Ey Fuzûlî. Fitil yanmadıkça mumdan nasıl ayrılmazsa; sevdiğin güzelin senin can ipliğine sarılıp bükülmüş olan saç kıvrımları da, sen mum gibi yanmadan can ipliğinden ayrılmaz hiç korkma. (Çünkü gönül de can da artık sevgiliden bir parçadır. Zülfü, can ağacının dallarına dolalıdır. Can mum gibi yanıp erimeden, yani göğüs kafesini terk etmeden, korkma, o nazlı sevgili hep kalbinin içinde olacak. Et tırnak ayrılmazsa; sevgili de yârin gönlünü terk etmez. Kendisi gitse bile sevdâsı terk etmez…)

Sitemizde Fuzuli ile ilgili başka yazılar bulabilirsiniz.

Su Kasidesi Tahlili – Fuzuli

Fuzuli, Aşk derdiyle hoşem terk-i nasihat kıl refik Gazel Tahlili

Osmanlıca Aşiyan-ı murgu dil senin zülfi perişanındadır

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com