Hayatı: 2 Nisan 1899’da İstanbul’da doğdu. Tanzimat devri şairlerinden İsmail Safa ile Server Bedia Hanım’ın oğludur. Babasımn Sivas’a sürgünü sırasında Peyami Safa bir yaşındadır. Sivas’ta hem abla hem de babasını kaybeder. Annesi iki oğlunu alarak İstanbul’a döner. Peyami Safa Menbau’l-İrfan iptidai mektebinde ilköğrenimine başlar. Kolunda başlayan verem ve mafsal enfeksiyonu çocukluğunun hastanelerde geçmesine sebebiyet verdi. Vefa rüştiyesine girdiyse de çalışmak zorunluluğu yüzünden eğitimini yarıda bıraktı. Çeşitli işlerde çalıştı. Bir yandan da kendi kendini yetiştirdi. 1918’de ağabeyi İlhami Safa ile Yirminci Asır adlı bir günlük gazete çıkarmaya başladı. 1919’da Alemdar gazetesinin açtığı hikâye yarışmasında birinci oldu. Bu başarıyla adım basın hayatında duyurmaya başladı. Son Telgraf, Tercüman-ı Hakikat, Tasvir-i Efkar gibi gazetelerde çalıştı. Roman ve hikâyelerini ard arda neşretmeye başladı. Bir yandan da Server Bedi takma adıyla piyasa romanları yazmaya başladı.
Peyami safa yine ağabeyi ile bir magazin dergisi olan Hafta (1934-1935)’yı ardından da önemli bir sanat ve edebiyat dergisi olan Kültür Haftası’nı (1936) çıkardı. 1953-1960 arasında 63 sayı çıkarabildiği
Türk Düşüncesi dergisini yayınladı.
Cenap Şahabeddin,
Nazım Hikmet ve
Necip Fazıl’la çeşitli konularda polemiklere girdi.
1960 yılından itibaren önce Havadis, daha sonra Son Havadis gazetesiyle Düşünen Adam dergisinde yazılar yayımladı. 1961’de Erzincan’da yedek subay öğretmen olarak görev yapmakta olan tek evladı Merve Safa’yı kaybettikten birkaç ay sonra 15 Haziran 1961’de geçirdiği bir kalp krizi sonunda İstanbul’da, Çiftehavuzlar’daki bir dostunun evinde öldü. Mezan Edirnekapı Şehitliği’ndedir.
Sanatı
Ailesinde şair simalar bulunduğu halde şöhretini önce hikâyeci sonra da romancı olarak yapan Peyami Safa Cumhuriyet Devri Türk nesrinin önemli isimlerinden biridir. Çok küçük yaşta babasını kaybetmesi, ailenin içine düştüğü yoksulluk ve hastalığı onun hayata karşı zihinsel direncinde büyük bir motivasyona yol açmıştır. Kendini yetiştirerek ve çalışarak bir bakıma kendi kendisini inşa ederek yazarlık seviyesine çıkmıştır denebilir.
Peyami Safa’nın eserlerini, geçim kaygısı ile yazdığı piyasa malı metinler ve kendi kültür ve birikimini, sanat ve fikriyatım yansıttığı asıl eserler olmak üzere iki ana başlıkta değerlendirmek doğru olur. İlk kümeye giren eserler başta Cingöz Recai serisi olmak üzere çoğu polisiye, aşk, kıskançlık,
sahtekârlık gibi sonradan edebiyatımızda pembe dizi, beyaz dizi gibi adlarla zikredilecek olan eserlerdir, ikinci kümeye giren asıl eserleri ise hikâye ve romanlarıdır. Öte yandan Peyami Safa’nm düşünür yanını da ihmal etmemek gerekir. Türk İnkılâbına Bakışlar ve Objektif serisinden yayımlanan kitapları bugünde güncelliğini ve önemini koruyan eserlerdir.
Üretken bir yazar
Peyami Safa 1920-1930 yıllan arasında yüzden fazla öykü yayımlamıştır. Esasen bu yıllarda daha çok hikâyeci olarak tanınmıştır. Siyah Beyaz Hikâyeler ve Ateş Böcekleri adıyla yayımladığı bu öyküleri dergi ve gazetelerde kalanlarla birlikte Halil Açıkgöz tarafından bir cilt halinde yayınlanmıştır.
Fakat Peyami Safa’nın asıl yaratıcı yanı ve ustalığı romanlannda gözlemlenir. İşlediği konular bir yana kullandığı ve o güne kadar edebiyatımızda kullanılmayan anlatım teknikleriyle birçok ilkin de sahibi olmuştur. Bilinç akışı tekniği, iç diyalog, iç monolog, ispritizma, anlatıcının rolü ve psikanalitik durumlar romancının yenilikleri arasındadır. Eşya ile kahramanların ruh halleri arasında bir ilişki kurmak, yeni roman anlayışının nesnelere yüklediği anlam ve önem onun romanlannda ilk denenen tekniklerdir.
Ona göre roman hem insan ruhunun hem de toplumun aynası olmalıdır. Bu haliyle hem romantikleri hem de realist ve natüralistleri bir kuramda birleştirmeyi amaçlar. Sözde Kızlar, Canan, Bir Akşamdı, Şimşek, Mahşer gibi ilk dönemi eserlerinde toplumsal meseleler doğrudan değil de bir arka fon olarak eserlere yansır. Giderek daha toplumsal bir çizgiye gelen yazar Mütareke döneminin Türk toplumuna tuttuğu aynadan Biz insanlar, Bir Tereddüdün Romanı, Bir Akşamdı ve Mahşer gibi romanlar yansır. Birinci Dünya savaşı yıllarında ise Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, ve canân gibi romanlar ortaya çıkar. Peyami Safa’nın bir bakıma Cumhuriyet devrinde batıklaşma ve yapılan devrimlerin yansımalarının bulunduğu romanları Matmazel Noralya’nın Koltuğu, Yalnızız ve Fatih-Harbiye adlı eserleri temsil eder.
Genel olarak bakıldığında Peyami Safa’nm romanlarında temel gücün Doğu-Batı çatışması olduğu söylenebilir. Fakat yazar sığ bir Batı karşıtlığı ya da Doğu taraftarlığı yerine eleştirel bir medeniyet tahlili yapmayı tercih eder. Çömez, Safîye Peyman, Serazad, Server Bedi onun kullandığı takma isimlerden bazılarıdır.
Eserleri
Öykü: Bir Mekteplinin Hatıratı (1913), Karanlıklar Kralı (1912), İstanbul hikâyeleri (1919), Gençliğimiz (1922), Siyah Beyaz Hikâyeler (1923), Aşk Oyunları (1923), Süngülerin Gölgesinde (1924), Ateş Böcekleri (1925);
Roman: Sözde Kızlar (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Canân (1925), Şimşek (1927), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Fatih-Harbiye (1931), Bir Tereddüdün Romanı (1933), Biz insanlar (tefrika 1937, bs. 1959), Matmazel Noralya’nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951). Fikir eserleri: Büyük Avrupa Anketi (1938), Türk İnkılâbına Bakışlar (1938), Felsefi Buhran (1939), Millet ve insan (1943); Sosyalizm (1961), Mistisizm (1961), Doğu-Batı Sentezi (1963.), Nasyonalizm (1961), Osmanlıca-Türkçe Uydurmaca (1970), Sanat-Edebiyat-Tenkit (1970), Din-inkılâp-İrtica (1971), Yazarlar-Sanatçılar-Meşhurlar (1976). Server Bedi roman Serisi: Karım ve Metresim (1927), Sabahsız Geceler (1934) Hep Senin İçin (1934), Sinema Delisi Kız (1935), Çalınan Gönül (1935), Cumbadan Rumbaya (1936), Serseri (1936), Dizlerine Kapansam (1937), Korkuyorum (1938) Uçurumda Bir Genç Kız (1940), Rüya (1941) Deli Gönlüm (1942).
Peyami Safa bu ciddi eserlerden başka, başta Cingöz Recai olmak üzere Çekirge Zehra, Tilki Leman, Kartal İhsan gibi pek çok polisiye romanı, ders kitapları, küçük biyografiler, Fransızca’dan roman tercümeleri kaleme almıştır. Eserlerin yeni basımları çeşitli yayınevlerince yapılmaktadır.